Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry
tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan Küçük Prens, dünyanın en çok sevilen
ve en çok dile çevrilen hikayelerinden biri. Bildiğimiz kadarıyla en az 210
dile çevrilmiş bulunan bu ölümsüz eser, Türkiye’de kullanılan Kürtçe, Zazaca,
Lazca, Gürcüce gibi birçok dilde de okunabiliyor. Hemşince’de de olması
gerektiğini düşündüğüm bu eseri çevirmeye uzun zaman önce başlamıştım. Ancak
Hemşince Küçük Prens fikri, yayınlanması ile ilgili sıkıntılar nedeniyle (Maalesef hala Hemşince kitaplar yayınlamayı
önüne koymuş bir yayınevine sahip değiliz) bu güne kadar gerçekleşmedi. Nihayet
Aras Yayıncılık’ın Batı Ermenice çevirisini yayınlayacağını duyduğumda çalışmamdan
bahsettim ve Hemşincesinin de Batı Ermenice ile birlikte yayınlanmasına karar
verdik.
Hemşince yazı faaliyetinin sorunları üzerine
pratiğe dayalı bir sorgulama süreci olarak yaşanan çeviri çalışmasının
sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Öncelikle Hemşin Öyküleri, Gor dergisinde
yayınlanan çeviriler, telif üretimler ve röportajlardan sonra Hemşince ‘eksik
bir dildir’, ‘yetersizdir’, ‘köylü dilidir’ vb. yorumlar yapanları şimdiden bir
kenara bırakabiliriz. Onlar gözlerini gerçeklere yumadursun biz Hemşince’nin
gerçek meselelerini tartışmaya başlayabiliriz.
Hemşince üretilen metinlerde karşımıza çıkan en
önemli sorun, Hemşince’nin malum tarihsel nedenlerle dialekti olduğu
Ermenice’nin modern yazılı geleneğinin dışında kalmış olmasıdır. Bu nedenle
Hemşinlilerin Müslümanlaşması sürecinde yoğun olarak Arapça, Farsça kelimeler; cumhuriyet
döneminde ise Türk ulus kimliği inşasına paralel olarak Türkçe kelimeler
Hemşince’ye yoğun şekilde girmiştir.
Hemşince’ye yabancı dillerden kelime girişinin
temelde iki nedenden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Birincisi Hemşince’de
eskiden kullanılan, hala nadir de olsa görülebilen kelimelerin yerini egemen
dillerden gelen kelimelerin almasıdır. İkincisi ise, modern, kentsel yaşamın
getirdiği yeni kavram ve nesnelerin adlarının doğrudan egemen dillerden
alınmasıdır. Dolayısıyla Hemşince metin üretme faaliyetinin en önemli
işlevlerinden/görevlerinden biri de Hemşince’nin kayıplarını telafi etmek olmalıdır.
Bu kayıpların giderilmesi sürecinde asimilasyonun etkilerini tamir etmek önemli
olduğu kadar, yapay ve anlaşılmaz bir dile düşmemek de büyük önem taşıyor.
Böylesi bir dengeyi tutturmak Hemşince yazım faaliyetinin en temel çabalarından
biri olmak durumundadır. Bu arada geçerken hatırlatmakta fayda var. “Türkçesi
varken”, “Türkçe dil bayrağımız”, “vatandaş Türkçe konuş” vb. kampanyaların
sözcülüğünü yapan bazı Türk ulusalcısı/milliyetçisi Hemşinlilerin, iş
Hemşince’ye gelince “evrenselci” kesilmelerine asla pirim verilmemelidir.
Hemşin kimliğini, dilini, tarihini ve kültürünü sırtlarında kurtulunması gereken
ağır bir yük gibi görenlerin bu dile zarardan başka verebilecekleri hiçbir
şeyleri yoktur.
Ne Yapmalı!
Küçük Prens’in Hemşince’ye çevrilmesi süreci bu
bakışla bir yandan da Hemşince’nin söz varlığını zenginleştirmek için bir araç
olarak değerlendirildi. Bu sürecin en önemli sorusu şuydu: Hemşince bir metin
üretilirken, bir kavram veya nesnenin güncel Hemşince içinde bir sözcükle
karşılığının olmaması / hatırlanamaması / bulunamaması durumunda nasıl bir yol
izlenmelidir?
1-) Öncelikle yapılması gereken kelimenin yaşayan
Hemşince içinde kullanılıp kullanılmadığından emin olmak gerekir. Bunun için
çevremizde bulunan özellikle yaşlılar ve kadınlar olmak üzere Hemşince’ye hakim
kişilere kelimeyi sormalıyız. Bu soruları sorarken doğrudan kelime karşılığını
sormak yerine durumu veya nesneyi tarif ederek sorduğumuzda daha fazla cevaba
ulaşabileceğimizi unutmamalıyız.
Böylelikle ulaştığım ve daha önce çok da bilmediğim
bazı kelimelere örnekler vermek gerekirse: anlizu: dilsiz-hayvan, arev-arakag: günlük güneşlik, avduş: inanmak, barz: açık, ayaz, dalik:
borç, griv: kavga, goşd: kaba-sert, hamr: sayı, hişuş:
anımsamak, hişetsnuş: anımsatmak, kiriç: kalem, lusn u mute
urişvele: şafak vakti,
medoruş: düşünmek, miamid: saf, norkuş: yinelemek, nurputin:
incelik- kibarlık, pusuş:
bitmek/ortaya çıkmak(topraktan), sovorut:
gelenek, tarm: taze, tsandz: uyuşuk, ağır kanlı, tulamort:
tembel, udelik: yiyecek, unvor: varsıl, xadvadz: süslenmiş.
2-) Eğer kelimenin Hemşince içinde güncel olarak
kullanıldığını tespit edemiyorsak bilinen Hemşince kelimelere yakın olan,
Hemşince’nin anlam dünyasına yabancı gelmeyecek Ermenice sözlüklerde yer alan
kelimelere bakmak gerekir. Ermenice sözlük taramalarımın deneyimiyle şunu
rahatlıkla iddia edebilirim: Ermenice sözlüklerde yer alan, asimilasyon süreci
ve/veya uzun süredir Ermenicenin yazılı gelişiminin dışında kaldığımız için
kullanmadığımız ama üzerinde bir parça düşünüldüğünde kolayca anlaşılabilecek
birçok kelime bulunuyor. Bu kelimelere vereceğim örneklerle söylemek istediğim
daha kolay anlaşılacaktır.
amot:
utanç ( amçuş: utanmak kelimesinden)
ancarutin:
çaresizlik ( “-an” eki hemşincede olumsuzluk ifade eden bir önektir. Ander:
garip, sahipsiz, anlizu: dilsiz, “car” kelimesi çare anlamında Hemşince’de
kullanılan bir kelimedir. “-utin” eki soyutlama ekidir. Ergenutin-uzunluk,
engerutin-arkadaşlık gibi)
antsenutin:
sessizlik (tsen: ses )
anabad:
çöl (abad: yerleşik yer, anabad: yerleşim olmayan, çöl)
anleman: benzersiz (lemanuş: benzemek)
anmağk:
günahsız, masum (mağk: günah)
anzor: güçsüz,(zor:güçlü, hızlı. Turn iyus zor me şebetsuts- kapıya
kuvvetli bir şekilde vurdu)
antsavor:
geçici (antsnuş: geçmek )
astağkakid: astronom ( astağk: yıldız, kidnuş: bilmek
kelimelerinin birleşmesiyle )
aşxarakirakid:
coğrafyacı ve aşxarakirutin:
coğrafya (aşxar: dünya, kir: yazı kelimelerinin –utin soyutlama ekiyle
birleşmesiyle oluşur.)
baduhan: pencere
(bad: duvar, hanuş: çıkarmak kelimelerinin birleşmesiyle, duvardan çıkarılmış
anlamında )
bahag:
bekçi (bahuş: saklamak, korumak kelimesinden saklama işini yapan kişi )
camport:
yolcu, camportuş: yolculuk etmek, camportutin: yolculuk ( campa: yol ve
ertuş: gitmek kelimelerinin birleşmesiyle, yol giden )
daretarts: yıl dönümü (dari: yıl ve tarnuş: dönmek kelimelerinin
birleşmesiyle )
dzidzağeli:
komik (dzidzağuş: gülmek fiilinden )
ergmidutin:
ikircik (ergus: iki ve midk: fikir, düşünce kelimelerinin soyutlanmasıyla iki
fikir, düşünce arasında kalmak anlamında )
ganonakir:
yasa, yönetmelik (ganon: yasa ve kir: yazı kelimelerinin birleşmesiyle yazılı
kanun )
garkavor: düzene sokmak (garkevuş: evlenmek
kelimesi ile aynı kök, evlenmek, hayatı düzene sokmak, iki kişi arasında bir
hukuk oluşturmak anlamında bu kelime ile ilişkili )
glor:
yuvarlak (kiluş: yuvarlanmak kelimesinden )
hanelug:
bilmece (hanuş: çıkarmak kelimesinden, çıkarmalık, bulmalık anlamında)
harts:
sorun ve hartsum: soru (harts
enuş: sormak kelimesinden)
hartsakinnevuş:
sorgulanmak (sorulara muhatap olmak anlamında )
hedevuş:
izlemek (hed: iz, hedev: izinden, peşinden kelimelerinden izinden gitmek, izini
sürmek anlamında )
hişadag:
anı (hişuş: anımsamak kelimesinden )
imasd:
anlam ve imasdun: anlayışlı,
kavrayışlı (imanuş: duymak kelimesinden duyma biçimi)
inknutin:
kişilik (inke: kendisi, -utin: soyutlama ‘kendisilik’ anlamında)
inknahavan:
kendini beğenmiş (inke: kendisi ve havnuş: beğenmek kelimelerinden )
joğovurt:
halk (joğvuş: toplamak, joğvevuş: toplanmak kelimelerinden )
kağdni:
gizlice ve kağdnik: sır ( kağduts:
gizli kelimesinden )
kidutin: bilim, kidelik: bilgi ve kidanagan: bilgin (kidanuş: bilmek
kelimesinden)
kirk:
kitap ve sevakir: karalama (kir:
yazı kelimesinden sev: kara kelimesinden)
kordzik:
alet ve kordzader: işveren (kordzuş:
işlemek, iş yapmak kelimesinden, der, dir: sahip)
modavor:
yaklaşık (modig: yakın kelimesinden )
partsramid: gururlu (partsre: yüksek ve mid:
düşünce, akıl fikir kelimelerinden)
şark:
sıra ve şarvadzk: dizi (şaruş:
dizmek, sıralamak kelimesinden şarvadz: dizilmiş )
şençavor: canlı (şunç:
nefes kelimesinden nefesli, nefes alan anlamında)
tadarg:
boş (tardguş: boşaltmak kelimesinden )
tsutsadrum:
gösteri (tsuts enuş: göstermek kelimesinden )
veratarts:
karşılık(ver: üst ve tarts enuş: çevirmek kelimelerinde üzerine çevirmek
anlamında)
xeman:
sarhoş (xemuş: içmek kelimesinden, içici manasında)
3-) Bazı kelimeler Hemşince olmamakla birlikte
Hemşince’ye yerleşmiş ve yabancı dillerden gelmekle beraber artık
Hemşinceleşmiş kelimelerdir. Özellikle birçoğu daha uzun yıllar Hemşince’de
kullanıldığı için Arapça ve Farsça’dan Hemşince’ye geçmiş kelimeler bu kapsamda
değerlendirilmelidir. Bu kelimeler kullanılırken dikkat edilmesi gereken şey
Hemşince’nin söyleyiş özelliklerine uygun şekilde kullanılmaları gereğidir.
Teknolojik gelişmelere paralel olarak batı dillerinden ve Türkçe’den son
yıllarda giren bazı kelimeler de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bunlara
birkaç örnek vermek gerekirse: foter:
fötr şapka, maktap: okul, daftar:defter, enternasyonal: uluslar arası, konferans:
konferans, diktator: diktatör, bakan: bakan, adalet: adalet, muakeme
enuş: yargılamak, ganon: yasa, lomba: lamba, gezegen: gezegen, ser enuş:
seyretmek kelimeleri sayılabilir.
4-) Bazı kelimeler ise bir dilin temel bazı
kavramlarına işaret ettikleri için nadiren de olsa dolaşıma sokulmasında yarar
görülerek Ermeniceden alınarak kullanılabilir. Bunların bazıları uzak
çağrışımlarla anlaşılabilirken bazıları Hemşin anlam dünyasına daha yabancı
olabilir. Bu sonuncu anlaşılabilirliği en çok zorlayacak durum olduğu için bu
yolla çok kelime almamaya özen göstermek gerekir. Küçük Prens çevirisi
açısından bu yolla alınmış birkaç örnek verirsek: harav: güney, hyusis:
kuzey, tskots: kasa, takavor: kral, jam: saat, parov ertas:
güle güle, parov menas: hoşça kal
Kendimize
Güvenelim!
Sonuç olarak
Hemşince artık sadece sözlü bir dil değildir. Önümüzdeki yıllarda yeni Hemşince
öyküler, masallar, şiirler, hatta romanlar ve makalelerin yayınlandığını
göreceğiz. Ayrıca Hemşince öğretimi yapılan ve eğitim yapılabilen bir dil
haline gelecek. Tabi ki bunlar kendiliğinden değil; herkesin, ama özellikle
gençlerin Hemşince’ yi daha fazla sahiplenmesi, emek harcaması ve kendilerine
güvenmesiyle olacak.
Mahir Özkan
Gor Dergisi Sayı 4 Bahar 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder