19 Şubat 2018 Pazartesi

Saklı Kelimeler 4: Bidzig Pirens



Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan Küçük Prens, dünyanın en çok sevilen ve en çok dile çevrilen hikayelerinden biri. Bildiğimiz kadarıyla en az 210 dile çevrilmiş bulunan bu ölümsüz eser, Türkiye’de kullanılan Kürtçe, Zazaca, Lazca, Gürcüce gibi birçok dilde de okunabiliyor. Hemşince’de de olması gerektiğini düşündüğüm bu eseri çevirmeye uzun zaman önce başlamıştım. Ancak Hemşince Küçük Prens fikri, yayınlanması ile ilgili sıkıntılar nedeniyle  (Maalesef hala Hemşince kitaplar yayınlamayı önüne koymuş bir yayınevine sahip değiliz) bu güne kadar gerçekleşmedi. Nihayet Aras Yayıncılık’ın Batı Ermenice çevirisini yayınlayacağını duyduğumda çalışmamdan bahsettim ve Hemşincesinin de Batı Ermenice ile birlikte yayınlanmasına karar verdik.

Hemşince yazı faaliyetinin sorunları üzerine pratiğe dayalı bir sorgulama süreci olarak yaşanan çeviri çalışmasının sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Öncelikle Hemşin Öyküleri, Gor dergisinde yayınlanan çeviriler, telif üretimler ve röportajlardan sonra Hemşince ‘eksik bir dildir’, ‘yetersizdir’, ‘köylü dilidir’ vb. yorumlar yapanları şimdiden bir kenara bırakabiliriz. Onlar gözlerini gerçeklere yumadursun biz Hemşince’nin gerçek meselelerini tartışmaya başlayabiliriz.

Hemşince üretilen metinlerde karşımıza çıkan en önemli sorun, Hemşince’nin malum tarihsel nedenlerle dialekti olduğu Ermenice’nin modern yazılı geleneğinin dışında kalmış olmasıdır. Bu nedenle Hemşinlilerin Müslümanlaşması sürecinde yoğun olarak Arapça, Farsça kelimeler; cumhuriyet döneminde ise Türk ulus kimliği inşasına paralel olarak Türkçe kelimeler Hemşince’ye yoğun şekilde girmiştir.

Hemşince’ye yabancı dillerden kelime girişinin temelde iki nedenden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Birincisi Hemşince’de eskiden kullanılan, hala nadir de olsa görülebilen kelimelerin yerini egemen dillerden gelen kelimelerin almasıdır. İkincisi ise, modern, kentsel yaşamın getirdiği yeni kavram ve nesnelerin adlarının doğrudan egemen dillerden alınmasıdır. Dolayısıyla Hemşince metin üretme faaliyetinin en önemli işlevlerinden/görevlerinden biri de Hemşince’nin kayıplarını telafi etmek olmalıdır. Bu kayıpların giderilmesi sürecinde asimilasyonun etkilerini tamir etmek önemli olduğu kadar, yapay ve anlaşılmaz bir dile düşmemek de büyük önem taşıyor. Böylesi bir dengeyi tutturmak Hemşince yazım faaliyetinin en temel çabalarından biri olmak durumundadır. Bu arada geçerken hatırlatmakta fayda var. “Türkçesi varken”, “Türkçe dil bayrağımız”, “vatandaş Türkçe konuş” vb. kampanyaların sözcülüğünü yapan bazı Türk ulusalcısı/milliyetçisi Hemşinlilerin, iş Hemşince’ye gelince “evrenselci” kesilmelerine asla pirim verilmemelidir. Hemşin kimliğini, dilini, tarihini ve kültürünü sırtlarında kurtulunması gereken ağır bir yük gibi görenlerin bu dile zarardan başka verebilecekleri hiçbir şeyleri yoktur.

Ne Yapmalı!

Küçük Prens’in Hemşince’ye çevrilmesi süreci bu bakışla bir yandan da Hemşince’nin söz varlığını zenginleştirmek için bir araç olarak değerlendirildi. Bu sürecin en önemli sorusu şuydu: Hemşince bir metin üretilirken, bir kavram veya nesnenin güncel Hemşince içinde bir sözcükle karşılığının olmaması / hatırlanamaması / bulunamaması durumunda nasıl bir yol izlenmelidir?

1-) Öncelikle yapılması gereken kelimenin yaşayan Hemşince içinde kullanılıp kullanılmadığından emin olmak gerekir. Bunun için çevremizde bulunan özellikle yaşlılar ve kadınlar olmak üzere Hemşince’ye hakim kişilere kelimeyi sormalıyız. Bu soruları sorarken doğrudan kelime karşılığını sormak yerine durumu veya nesneyi tarif ederek sorduğumuzda daha fazla cevaba ulaşabileceğimizi unutmamalıyız.

Böylelikle ulaştığım ve daha önce çok da bilmediğim bazı kelimelere örnekler vermek gerekirse: anlizu: dilsiz-hayvan, arev-arakag: günlük güneşlik, avduş: inanmak, barz: açık, ayaz, dalik: borç, griv: kavga, goşd: kaba-sert, hamr: sayı, hişuş: anımsamak, hişetsnuş: anımsatmak, kiriç: kalem, lusn u mute urişvele: şafak vakti, medoruş: düşünmek, miamid: saf, norkuş: yinelemek, nurputin: incelik- kibarlık, pusuş: bitmek/ortaya çıkmak(topraktan), sovorut: gelenek, tarm: taze, tsandz: uyuşuk, ağır kanlı, tulamort: tembel, udelik: yiyecek, unvor: varsıl, xadvadz: süslenmiş.

2-) Eğer kelimenin Hemşince içinde güncel olarak kullanıldığını tespit edemiyorsak bilinen Hemşince kelimelere yakın olan, Hemşince’nin anlam dünyasına yabancı gelmeyecek Ermenice sözlüklerde yer alan kelimelere bakmak gerekir. Ermenice sözlük taramalarımın deneyimiyle şunu rahatlıkla iddia edebilirim: Ermenice sözlüklerde yer alan, asimilasyon süreci ve/veya uzun süredir Ermenicenin yazılı gelişiminin dışında kaldığımız için kullanmadığımız ama üzerinde bir parça düşünüldüğünde kolayca anlaşılabilecek birçok kelime bulunuyor. Bu kelimelere vereceğim örneklerle söylemek istediğim daha kolay anlaşılacaktır.
amot: utanç ( amçuş: utanmak kelimesinden)
ancarutin: çaresizlik ( “-an” eki hemşincede olumsuzluk ifade eden bir önektir. Ander: garip, sahipsiz, anlizu: dilsiz, “car” kelimesi çare anlamında Hemşince’de kullanılan bir kelimedir. “-utin” eki soyutlama ekidir. Ergenutin-uzunluk, engerutin-arkadaşlık gibi)
antsenutin: sessizlik (tsen: ses )
anabad: çöl (abad: yerleşik yer, anabad: yerleşim olmayan, çöl)
anleman: benzersiz (lemanuş: benzemek)
anmağk: günahsız, masum (mağk: günah)
anzor: güçsüz,(zor:güçlü, hızlı. Turn iyus zor me şebetsuts- kapıya kuvvetli bir şekilde vurdu)
antsavor: geçici (antsnuş: geçmek )
astağkakid: astronom ( astağk: yıldız, kidnuş: bilmek kelimelerinin birleşmesiyle )
aşxarakirakid: coğrafyacı ve aşxarakirutin: coğrafya (aşxar: dünya, kir: yazı kelimelerinin –utin soyutlama ekiyle birleşmesiyle oluşur.)
baduhan: pencere (bad: duvar, hanuş: çıkarmak kelimelerinin birleşmesiyle, duvardan çıkarılmış anlamında )
bahag: bekçi (bahuş: saklamak, korumak kelimesinden saklama işini yapan kişi )
camport: yolcu, camportuş: yolculuk etmek, camportutin: yolculuk ( campa: yol ve ertuş: gitmek kelimelerinin birleşmesiyle, yol giden )
daretarts: yıl dönümü (dari: yıl ve tarnuş: dönmek kelimelerinin birleşmesiyle )
dzidzağeli: komik (dzidzağuş: gülmek fiilinden )
ergmidutin: ikircik (ergus: iki ve midk: fikir, düşünce kelimelerinin soyutlanmasıyla iki fikir, düşünce arasında kalmak anlamında )
ganonakir: yasa, yönetmelik (ganon: yasa ve kir: yazı kelimelerinin birleşmesiyle yazılı kanun )
garkavor: düzene sokmak (garkevuş: evlenmek kelimesi ile aynı kök, evlenmek, hayatı düzene sokmak, iki kişi arasında bir hukuk oluşturmak anlamında bu kelime ile ilişkili )
glor: yuvarlak (kiluş: yuvarlanmak kelimesinden )
hanelug: bilmece (hanuş: çıkarmak kelimesinden, çıkarmalık, bulmalık anlamında)
harts: sorun ve hartsum: soru (harts enuş: sormak kelimesinden)
hartsakinnevuş: sorgulanmak (sorulara muhatap olmak anlamında )
hedevuş: izlemek (hed: iz, hedev: izinden, peşinden kelimelerinden izinden gitmek, izini sürmek anlamında )
hişadag: anı (hişuş: anımsamak kelimesinden )
imasd: anlam ve imasdun: anlayışlı, kavrayışlı (imanuş: duymak kelimesinden duyma biçimi)
inknutin: kişilik (inke: kendisi, -utin: soyutlama ‘kendisilik’ anlamında)
inknahavan: kendini beğenmiş (inke: kendisi ve havnuş: beğenmek kelimelerinden )
joğovurt: halk (joğvuş: toplamak, joğvevuş: toplanmak kelimelerinden )
kağdni: gizlice ve kağdnik: sır ( kağduts: gizli kelimesinden )
kidutin: bilim,  kidelik: bilgi ve kidanagan: bilgin (kidanuş: bilmek kelimesinden)
kirk: kitap ve sevakir: karalama (kir: yazı kelimesinden sev: kara kelimesinden)
kordzik: alet ve kordzader: işveren (kordzuş: işlemek, iş yapmak kelimesinden, der, dir: sahip)  
modavor: yaklaşık (modig: yakın kelimesinden )
partsramid: gururlu (partsre: yüksek ve mid: düşünce, akıl fikir kelimelerinden)
şark: sıra ve şarvadzk: dizi (şaruş: dizmek, sıralamak kelimesinden şarvadz: dizilmiş )
şençavor: canlı (şunç: nefes kelimesinden nefesli, nefes alan anlamında)
tadarg: boş (tardguş: boşaltmak kelimesinden )
tsutsadrum: gösteri (tsuts enuş: göstermek kelimesinden )
veratarts: karşılık(ver: üst ve tarts enuş: çevirmek kelimelerinde üzerine çevirmek anlamında)
xeman: sarhoş (xemuş: içmek kelimesinden, içici manasında)

3-) Bazı kelimeler Hemşince olmamakla birlikte Hemşince’ye yerleşmiş ve yabancı dillerden gelmekle beraber artık Hemşinceleşmiş kelimelerdir. Özellikle birçoğu daha uzun yıllar Hemşince’de kullanıldığı için Arapça ve Farsça’dan Hemşince’ye geçmiş kelimeler bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu kelimeler kullanılırken dikkat edilmesi gereken şey Hemşince’nin söyleyiş özelliklerine uygun şekilde kullanılmaları gereğidir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak batı dillerinden ve Türkçe’den son yıllarda giren bazı kelimeler de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse: foter: fötr şapka, maktap: okul, daftar:defter, enternasyonal: uluslar arası, konferans: konferans, diktator: diktatör, bakan: bakan, adalet: adalet, muakeme enuş: yargılamak, ganon: yasa, lomba: lamba, gezegen: gezegen, ser enuş: seyretmek kelimeleri sayılabilir.

4-) Bazı kelimeler ise bir dilin temel bazı kavramlarına işaret ettikleri için nadiren de olsa dolaşıma sokulmasında yarar görülerek Ermeniceden alınarak kullanılabilir. Bunların bazıları uzak çağrışımlarla anlaşılabilirken bazıları Hemşin anlam dünyasına daha yabancı olabilir. Bu sonuncu anlaşılabilirliği en çok zorlayacak durum olduğu için bu yolla çok kelime almamaya özen göstermek gerekir. Küçük Prens çevirisi açısından bu yolla alınmış birkaç örnek verirsek: harav: güney, hyusis: kuzey, tskots: kasa, takavor: kral, jam: saat, parov ertas: güle güle, parov menas: hoşça kal

Kendimize Güvenelim!


                Sonuç olarak Hemşince artık sadece sözlü bir dil değildir. Önümüzdeki yıllarda yeni Hemşince öyküler, masallar, şiirler, hatta romanlar ve makalelerin yayınlandığını göreceğiz. Ayrıca Hemşince öğretimi yapılan ve eğitim yapılabilen bir dil haline gelecek. Tabi ki bunlar kendiliğinden değil; herkesin, ama özellikle gençlerin Hemşince’ yi daha fazla sahiplenmesi, emek harcaması ve kendilerine güvenmesiyle olacak.

Mahir Özkan
Gor Dergisi Sayı 4 Bahar 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder