Bir süredir her yıl ve bazen yılda birkaç kez Yerevan’a
gidiyorum. Bu kez bir arkadaşımla yaptığım röportajı vermek istiyorum… Sıcak
bir günde buluştuk… Tezcanlılık ve gazetecilik yapma gerekçeleriyle ikimiz de
aheste beste gelen yemeklerimizi hızla yiyip, bir kenara yerleşiyoruz. Bir
meslektaşımla söyleşi yapacağım. Gazeteci dostum Hemşinlilerin Sesi ‘Tzayn Hamşenagan’ gazetesi
Yayın Yönetmeni Sergey
Vartanyan’la konuşuyoruz… Uzun yıllardır gazetecilik yapan
Vartanyan, aslında Hemşinli değil. Bir Ermeni gazeteci ve dört senedir bu
yayını yapan meslektaşımızla Hemşinlilik ve yerel medya sorunları üzerine
konuşuyoruz… Devletten ve yerel yönetimin en üst düzey ödül ve madalyaları da
var. Yaptığı kültürel hizmetlerden dolayı…
VANLIYAM, ŞANLIYAM… KILICI KANLIYAM…
Ara başlığı anlamışsınızdır! Sergey’in memleketinde kılıcı kanlı olmak soykırımı katılmak ve/veya katılanlara övgü demek… “Van’ın Çavuştepe köyündenim. Orada evimiz vardır ve giden akrabalarım evimizin hâlâ durduğunu ve köyün en büyük konağı olduğunu söylediler… Gazetemin hikayesine gelince; 69’da Soçi’ye gittim tatile. Baktım ki oradaki Ermeniler pek çok köyde başka bir lisan konuşuyorlar… Köyler Ermeni köyü olarak anılıyordu ama dilleri başkaydı. Gezimi başka köylere de sürdürdüm. Moldovga isimli köyün de tamamı Ermeniydi ve köye girdiğim ilk gün bir kargaşa vardı. Okulları kapatılacaktı. Okullarına sahip çıkmak istiyorlardı. Dillerinde eğitim yapan okullarının açılmasını ve çocuklarının ana dillerinde eğitim almalarını istiyorlardı. Bilirsiniz, Glasnost sonrası Sovyetik cumhuriyetlerin birer birer ayrılmasından önce eğitim almış herkes ana dilinin yanı sıra Rusça’yı da çok iyi bilir. Bu köyde Ermenice biliniyordu ama yeterince değildi. Asıl dilleri pek anlamadığım başka bir dil ve Rusça idi…
Bu çok ilgimi çekti… Bunu öğrenmeliydim. Çünkü onlarca köy böyleymiş… Bir gazeteci olarak buraya yeniden gittim. Özellikle o köyü araştırdım ve üzerine yazı yazdım. Sonra Rusya’daki bu köye benzeyen başka köyleri dolaşmaya gittim. 200-300 kişilik köyler vardı; hepsi Ermeni köyüydü ama dilleri başkaydı. Burada yaşayanların Hemşinli olduklarını öğrendim. Araştırma yapmaya başladım. Araştırmalarımı Ermenistan’da da sürdürdüm. Sonra Kırgızistan’a da araştırma yapmaya gittim…”
ÇEŞİT ÇEŞİT HEMŞİNLİ BULDUM…
Sergey ile konuşmamız öğrendiklerini nasıl çoğalttığı üzerine yöneldi. Önceleri kimi basın yayın organlarında yayımlanmak üzere makaleler kaleme alan Vartanyan, daha sonra kendi medyasını yapmak üzere girişimlerde bulunuyor. Aynı zamanda topladıkları üzerinden masallar ve şarkılar da derlemeye başlıyor:
“1982’den itibaren Rusya’dan gelen Hemşinliler’e eğitim verdik. Okullarını kursunlar ve dillerini, kültürlerini sürdürsünler diye, kişisel katkım çoktur… Başlangıçta bir kişinin katkısıyla, bir kültürün yok olmasına karşı müdahalemle bölgede özel bir etki yarattık. ‘Tanınmış ve Tanınmayan Hemşinliler’ adlı ilk makalemi yazdım. Yıllar geçti ve bu makaleyi yeniden yazabilirim. Aynı içerik bilgisini birazcık daha derinleştirerek. Çünkü değişen fazla bir şey yok. Sonra Kırgızistan’a gittim ve oradaki Ermeni köylerinde de aynı gerçekle karşılaştım: Çok sayıda Hemşinli vardı… Koca Rusya’da binlerce Hristiyan ve İslam Hemşinli vardı ve bir tane yayın organları yoktu. Bu insanlar hakkında küçücük bir bilgi kırıntısı bile çok ilgi görüyor, işe yarıyordu. Bu nedenle Hemşinlilerin Sesi gazetesini kurmaya karar verdim. Dünyanın her tarafından Hemşinliler’den haber geliyor ve bunları ben yayınlıyorum.”
YEREL BASIN OLMAK HAYLİ MÜŞKİL…
Tabloit sayabileceğimiz küçücük bir yayın organı Hemşinlinin Sesi. Siyah / Beyaz olarak yayımlanıyor ve fotoğraf da basılabiliyor. Biraz posta yoluyla ve çoğunlukla da birkaç noktaya dağıtılabilen gazetesini anlatmasını istiyorum:
“Ben Erivanlı Ermeniyim… Gazeteciyim. 1992’den beri de sanki onların sözcüsü gibiyim. Gazetemi aylık olarak yayımlıyorum ve bin tane basıyorum (aslında bu periyotta ama gene de vakit ve nakit bulabildikçe basıyor). Rusya’da KrasNador, Abhazya, ABD, Suriye, Lübnan, Türkiye ve kim nereden isterse yolluyorum. Ermeni ve Rus gazetecileri istiyor, onlara da yolluyorum. Web sayfamız da var, yedi yıldır. Ayda bin kişi civarında okurumuz oluyor... Rusça ve Ermenice yayın yapıyorum, aynen gazete gibi. İngilizce yapsam elbette daha çok ilgi görebilirim ama güçüm yetmez… Ayrıca bir vakitler İngilizce çocuk hikayeleri, masallar yayımladım ve kimse bu dille ilgilenmedi.
Finansman sorunumuz büyük. Özel bir fonlamamız yok. Kültürümüzde para toplama ayıbı vardır, fon bile olsa isteyemeyiz… Tek başımayım. Evimde bilgisayarda hazırlıyorum ve matbaaya veriyorum… Türkolog Lusine Sahakyan arkadaşım da yardım ediyor… Türkiye’den ya da başka memleketlerden bizi destekleyecek herkese minnettar oluruz. Hemşinliler’in lehçesi ve masalları üzerine bir kitap da yaptım ayrıca. Bazı başka konularda kitap da yapmak istiyorum. Şarkılar, Hemşinlilik, Mimari, İslam ve Hristiyan Hemşinlilerle ilgili kitaplarım da hazır aslında…”
Onca zorluk ve sıkıntıya karşın, bu yoksul ülkede büyük bir gayretle bir kültürün ve dilinin yok olmaması için hayatını veriyor… Uzun yaşasın ve ilgisi eksik olmasın…
VANLIYAM, ŞANLIYAM… KILICI KANLIYAM…
Ara başlığı anlamışsınızdır! Sergey’in memleketinde kılıcı kanlı olmak soykırımı katılmak ve/veya katılanlara övgü demek… “Van’ın Çavuştepe köyündenim. Orada evimiz vardır ve giden akrabalarım evimizin hâlâ durduğunu ve köyün en büyük konağı olduğunu söylediler… Gazetemin hikayesine gelince; 69’da Soçi’ye gittim tatile. Baktım ki oradaki Ermeniler pek çok köyde başka bir lisan konuşuyorlar… Köyler Ermeni köyü olarak anılıyordu ama dilleri başkaydı. Gezimi başka köylere de sürdürdüm. Moldovga isimli köyün de tamamı Ermeniydi ve köye girdiğim ilk gün bir kargaşa vardı. Okulları kapatılacaktı. Okullarına sahip çıkmak istiyorlardı. Dillerinde eğitim yapan okullarının açılmasını ve çocuklarının ana dillerinde eğitim almalarını istiyorlardı. Bilirsiniz, Glasnost sonrası Sovyetik cumhuriyetlerin birer birer ayrılmasından önce eğitim almış herkes ana dilinin yanı sıra Rusça’yı da çok iyi bilir. Bu köyde Ermenice biliniyordu ama yeterince değildi. Asıl dilleri pek anlamadığım başka bir dil ve Rusça idi…
Bu çok ilgimi çekti… Bunu öğrenmeliydim. Çünkü onlarca köy böyleymiş… Bir gazeteci olarak buraya yeniden gittim. Özellikle o köyü araştırdım ve üzerine yazı yazdım. Sonra Rusya’daki bu köye benzeyen başka köyleri dolaşmaya gittim. 200-300 kişilik köyler vardı; hepsi Ermeni köyüydü ama dilleri başkaydı. Burada yaşayanların Hemşinli olduklarını öğrendim. Araştırma yapmaya başladım. Araştırmalarımı Ermenistan’da da sürdürdüm. Sonra Kırgızistan’a da araştırma yapmaya gittim…”
ÇEŞİT ÇEŞİT HEMŞİNLİ BULDUM…
Sergey ile konuşmamız öğrendiklerini nasıl çoğalttığı üzerine yöneldi. Önceleri kimi basın yayın organlarında yayımlanmak üzere makaleler kaleme alan Vartanyan, daha sonra kendi medyasını yapmak üzere girişimlerde bulunuyor. Aynı zamanda topladıkları üzerinden masallar ve şarkılar da derlemeye başlıyor:
“1982’den itibaren Rusya’dan gelen Hemşinliler’e eğitim verdik. Okullarını kursunlar ve dillerini, kültürlerini sürdürsünler diye, kişisel katkım çoktur… Başlangıçta bir kişinin katkısıyla, bir kültürün yok olmasına karşı müdahalemle bölgede özel bir etki yarattık. ‘Tanınmış ve Tanınmayan Hemşinliler’ adlı ilk makalemi yazdım. Yıllar geçti ve bu makaleyi yeniden yazabilirim. Aynı içerik bilgisini birazcık daha derinleştirerek. Çünkü değişen fazla bir şey yok. Sonra Kırgızistan’a gittim ve oradaki Ermeni köylerinde de aynı gerçekle karşılaştım: Çok sayıda Hemşinli vardı… Koca Rusya’da binlerce Hristiyan ve İslam Hemşinli vardı ve bir tane yayın organları yoktu. Bu insanlar hakkında küçücük bir bilgi kırıntısı bile çok ilgi görüyor, işe yarıyordu. Bu nedenle Hemşinlilerin Sesi gazetesini kurmaya karar verdim. Dünyanın her tarafından Hemşinliler’den haber geliyor ve bunları ben yayınlıyorum.”
YEREL BASIN OLMAK HAYLİ MÜŞKİL…
Tabloit sayabileceğimiz küçücük bir yayın organı Hemşinlinin Sesi. Siyah / Beyaz olarak yayımlanıyor ve fotoğraf da basılabiliyor. Biraz posta yoluyla ve çoğunlukla da birkaç noktaya dağıtılabilen gazetesini anlatmasını istiyorum:
“Ben Erivanlı Ermeniyim… Gazeteciyim. 1992’den beri de sanki onların sözcüsü gibiyim. Gazetemi aylık olarak yayımlıyorum ve bin tane basıyorum (aslında bu periyotta ama gene de vakit ve nakit bulabildikçe basıyor). Rusya’da KrasNador, Abhazya, ABD, Suriye, Lübnan, Türkiye ve kim nereden isterse yolluyorum. Ermeni ve Rus gazetecileri istiyor, onlara da yolluyorum. Web sayfamız da var, yedi yıldır. Ayda bin kişi civarında okurumuz oluyor... Rusça ve Ermenice yayın yapıyorum, aynen gazete gibi. İngilizce yapsam elbette daha çok ilgi görebilirim ama güçüm yetmez… Ayrıca bir vakitler İngilizce çocuk hikayeleri, masallar yayımladım ve kimse bu dille ilgilenmedi.
Finansman sorunumuz büyük. Özel bir fonlamamız yok. Kültürümüzde para toplama ayıbı vardır, fon bile olsa isteyemeyiz… Tek başımayım. Evimde bilgisayarda hazırlıyorum ve matbaaya veriyorum… Türkolog Lusine Sahakyan arkadaşım da yardım ediyor… Türkiye’den ya da başka memleketlerden bizi destekleyecek herkese minnettar oluruz. Hemşinliler’in lehçesi ve masalları üzerine bir kitap da yaptım ayrıca. Bazı başka konularda kitap da yapmak istiyorum. Şarkılar, Hemşinlilik, Mimari, İslam ve Hristiyan Hemşinlilerle ilgili kitaplarım da hazır aslında…”
Onca zorluk ve sıkıntıya karşın, bu yoksul ülkede büyük bir gayretle bir kültürün ve dilinin yok olmaması için hayatını veriyor… Uzun yaşasın ve ilgisi eksik olmasın…
Adnan Genç
Gor Dergisi Sayı 2 Bahar 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder