Hopa Hemşinlilerinde Evlilik ve Düğün
Gelenekleri
dzove
gazyaği tartsav (deniz gazyağa döndü )
kezi
fitil çbidi ta (kız
fitil gerekmez mi)
im
dadin u im more (babam
ile anama)
bidzig hars me çbidi ta (bi
gelin gerekmez mi)
norhars ellim inşalla (gelin olsam inşalla)
dun avelim maşalla (ev süpürsem maşalla)
ku dadin u ku more (anan ile babana)
kurba kordzim inşalla (çorap örsem inşalla)
Göz açıp kapayincay kadar vakit geçer ve “daha
dün dünyaya geldi” dediğiniz çocuklar maniler söylemeye başlarlar. Hem öyle
sadece eğlenmek için değil; yüreklerinin yangınına duman etmek için mani
söylerler. Bu duman öyle yükselir ki göklere, artık görmemek imkansız olur. Ben
görmem bana ne deyip de üzerine düşeni yapmayan anne babanın başına geleni de
maniler söyler:
ka
ku kume ku kum e (kız o ahır o ahır)
cugaln
ar kala kum e (al
kazanı yürü ahıra)
gove
getim gu dei (ineği
sağıyorum diye )
boxçan
ar aye dun e (al bohçanı
gel eve )
Düğünde-dernekte, gorda-mecide,
köyde-yaylada, düzde-derede bir yerde birini gördü de beğendiyse tamam. Yok,
işi ağırdan alıyorsa eğer; halası, teyzesi, amcası, dayısı; köyden olmadı
yayladan, yayladan olmadı ovadan, o dereden olmadı bu dereden müsait bir aday
illaki bulunur.
Ağçig
Uzuş (Kız İsteme):
Aday bulundu mu araya elçi konur. Elçi de iki
tarafta sözü geçen, lafı dinlenen, el üstünde tutulan, işine güvenilen biri
olur. Elçi lisan-ı münasiple konuşur kız tarafı ile.
Yoksa başka bir durum ve makul bir
talipse erkek tarafı uygun bir akşam davet edilir. Eğer erkek tarafı önceden
yeterince tanınmıyorsa kız evi ilk görüşmede genellikle yanıt vermez ve damat
adayını araştırmak için zaman ister. Bu zamanın sonunda kararları olumlu ise
elçi aracılığıyla erkek evi tekrar davet edilir. Bu ikinci gelişte söz kesilir.
Nişan tarihi ve evlilik süreci genel
olarak konuşulur. Ayrıca alınacak eşyaların pazarlığı yapılır. Buna da “Xarce Gedruş” denir. Söz kesildikten
kısa süre sonra genellikle nişan yapılır. Nişan törenine damat katılmaz.
Neşan
Devuş (Nişanlamak):
Nişan gününden önce geline nişan giysisi,
hediyeler ve takılar almak için alışveriş yapılır. Hediyeler “nişan bavulu” na konur ve bavul kız
evine nişan töreni için gidenlerden annesi babası yaşayan bir delikanlı
tarafından taşınır. Kız tarafı gelenleri kapıda karşılar ve nişan bavulunu
almak için taşıyana bahşiş verir.
Neşan
Var Tenuş (Nişan Bırakmak):
İçeri girilip hoş beş edildikten, yenilip
içildikten sonra, nişan törenine geçilir. Erkek tarafının büyüklerinden biri
önceden hazırladığı bağlanmış beyaz bir mendili masanın üzerine bırakır. Beyaz
mendilin içinde bir miktar para bulunur. Ucuna ise nişan yüzüğü bağlanmıştır.
Neşan
Vegalnuş (Nişan Kaldırmak):
Bırakılan mendil kız tarafından annesi babası
yaşayan bir erkek tarafından alınır. Para mendili alan kişinin hediyesi olur.
Bu kişi kızın erkek kardeşi veya amcasının oğlu gibi bir yakını olur. Mendili
alacak kişi bir yandan da annenin süt hakkı için pazarlık yapar. “Gati Çek- Süt Hakkı” konusunda anlaşma
sağlandıktan sonra, “Herkese hayırlı
olsun” diyerek mendili kaldırır ve kızın annesine verir. Anne de yüzüğü
takması için bir büyüğe verir.
Kutlama:
Nişan
kaldırıldıktan sonra erkek tarafının büyüğü kimse kapıya çıkar mermi atar. Bu
herkese nişanın gerçekleştiğinin ilan edildiği sembolik bir harekettir. Daha
sonra erkek tarafının getirdiği şekerle nişan
şerbeti yapılır herkese dağıtılır. Bir bardak şerbet de damat için ayrılır ve
nişandan dönülünce damada içirilir. Nişan evinden bekar kızlar ekmek parçası
alıp yastıklarının altına koyarlar. Böylece o gece evlenecekleri kişiyi
işaretleyen rüya göreceklerine inanılır.
Nişanlanan kız artık Harsentsu (Gelin adayı) olarak anılır.
Nişan süresince damadın ailesince Harsentsunun evine gidilir gelinir. Nişandan
birkaç ay sonra da gelin damadın evine ziyarete gider. Bu ziyaretlerde kapının
eşiğine süpürge, sandalye vb. atılır. Harsentsu eğer atılanları alır yerine
koyarsa iyi gelin olacağına yorulur, almazsa iyi gelin olmadığı düşünülür.
Gelin bu ziyaretlerde kendisine yer gösterilmeden oturmaz. Kendisine söz
verilmeden konuşmaz. Ayrıca barvuş
(saklanma) yapması beklenir. Barvuş yazmanın boyundan aşağıya inen ucu ile
ağız ve burnun kapatılmasına denir.
Neşanlu
Desnuş (Nişanlı Görme):
Nişanlı çiftin evlenmeden önce alenen
görüşmeleri geleneklere aykırıdır ve hoş karşılanmaz. Nişanlılık süresince
çiftin birlikte olması neşanlu desnuş denen gizli buluşmalarla sağlanır. Neşanlu
desnuş güya gizlidir ama bu herkesin bildiği bir gizliliktir. Bu görüşme için gündüzden
delikanlının kız kardeşi veya gençten yengesi gibi bir yakını Harsentsu’nun
evine gider. Harsentsu’ya o gece
delikanlının geleceği bilgisi verilir ve gidiş geliş gizliliği organize edilir.
Damatla kızın baş başa olacakları bir mekan ayarlanır. Damadın bu geliş gidişinde kolu komşuya, evin
erkekleri ve büyüklerine görünmemesi gerekir. Bunun için büyüklerin ve erkelerin
evde olmadıkları veya yattıkları gece yarısından sonraki saatler tercih edilir.
Damat kız evine geç saat gelir ve sabah şafak sökmeden evden ayrılır. Maazallah kızın babası veya kardeşi gibi
yakınların ziyareti fark etmesi tatsız gelişmelere sebep olabilir. Damadın üzerinize
ateş açılabilir, yaralanma ve hatta ölüm olayları olabilir. Bu durumdan dolayı
nişandan vazgeçmek de oldukça zordur. Nişandan vazgeçenler neredeyse evlilik
bitirmiş gibi görülür. Hemşin evlilik gelenekleri içinde herkesin bildiği bu
gizliliği nedeniyle en heyecan verici ve gerek gidiş gelişlerde yaşanan olaylar
gerekse kızla oğlan arasındaki diyaloglar nedeniyle üzerine en çok anektod
anlatılan olay neşanlu desnuştur.
Des
( Açık Nişan):
İsteme ve nişan sürecinde des yapılıp yapılmayacağına da karar
verilir. Dese damat da katılır. Kız ve erkek tarafının katıldığı düğüne benzer
şekilde bir eğlence düzenlenir. Kız tarafı damada hediyeler alır. Takı töreni
yapılır ve damat tarafı geline takılarını sunar.
Enişta Desnuş ( Enişte Görmek):
Nişan
yapıldıktan sonra des yapılmayacaksa gelinin yakınları enişte görmeye giderler.
Des yapılmayacağı için hediyelerini de götürürler. Nişanlılık süresi bir iki
yıl sürebilir. Bazı durumlarda dört beş yıla kadar nişanlı kalanlar olur. Nişan
süresince nişanlı kız eski sevdalarının
sataşmalarına maruz kalabilir. Bu sataşmalardan doğmuş birçok atma türkü
vardır:
meg
laust me peçketsi (bir mısır ayıkladım)
peçke
uynman ergener (koçanı kendinden uzun)
neşanluid
cançetsi (nişanlını
tanıdım)
kinte
uynman ergener (burnu kendinden uzun)
Ama
tabi iş işten geçmiş ve düğün zamanı gelip çatmıştır. Artık geçmiş geçmişte
kalmıştır. Düğünü yaklaşanlar bir hava tutturur:
erzevar
e bayir a (bahçeleri
bayırdır)
don
e dage çayir a (evin
altı çayırdır)
ğarat
aek ağçgener (acele
edin kızlar)
garkevuşi
dari a (evlenmenin yılıdır)
Tabi
bu durumda eski sevdalara da başka bir hava tutturmak düşer:
ağçig ağa manç ağa (kız oldum erkek oldum)
medzentsa asker ağa (büyüdüm asker oldum)
im dadts indzi tez garkets (babam erken everdi)
ağçgenun garad ağa (kızlara hasret oldum)
Harsnik
(Düğün):
Düğün vakti yaklaşınca gün birlikte belirlenir. Bir akşam kızın
evine gidilir yenir içilir. Elbise alma işi ve düğün günü planlanır. Gelin
evlendikten sonra genellikle erkeğin baba evinde en az üç dört yıl kaldığı ve
bu sürede yeni elbise alınmadığı için uzun süre yetecek kadar elbise alınır.
Düğün sabahı hısım akraba hala teyze
amca dayı dan oluşan harsnevor (düğün
alayı) kızın evine gider. Gidenlerin arasından bir erkek harsnevorun
temsilcisidir. Bu kişi düğün boyunca da erkek tarafı adına konuşur,
organizasyonu yapar. Kız tarafının da bir temsilcisi olur. Bu temsilcilere makar denir. Gelini almaya gelenler yanlarında kavalcı; son
zamanlardaysa tulumcu getirirler. Onları kız tarafının makarı karşılar. Erkek tarafının makarı Gelin Bavulu’nu taşır.
Kız tarafının makarı bavulu ister. Erkek tarafının makarı bavulu bahşiş almadan
vermez. Gelin hazırlandıktan sonra sandığı kapının eşiğine getirilir. Burada
sandığın üzerine gelinin akrabalarından çocuk veya genç bir erkek oturur.
Sandık yapılan bahşiş pazarlığından sonra teslim edilir. Evden çıkarken gelin
ve annesi ağıtlar yakar ağlar. Bu sırada “hem ağlarım hem giderim” esprileri
yapılır. Gelini hazırlayan akraba ve arkadaşları olan genç kızlar kayınpederi
çağırır ve gelini vermek için bahşiş alır. Gelini evden çıkarmaya enişte
gelmez.
Eskiden yaylada veya köy içi
düğünlerde gelin ata bindirilirdi. Şimdilerde otomobil kullanılmaktadır. Yine
eskiden gelin gelin evinden alındıktan sonra doğrudan damadın köyü ve evine
gidilir düğün orada yapılırken, şimdi düğün şehir merkezinde önceden ayarlanan
düğün salonunda yapılıyor ve merasimin devamı salon düğününden sonra yakın
çevrenin katılımıyla damat evinde yerine getiriliyor.
Harsnevor (düğün alayı) erkeğin evinin
önüne geldiğinde kız tarafının makarı eve girmek için önce tercihen kırmızı
halı ister:
Raşa
düğün evi bu mi dur?
yolları
ne çamurdur
gelin
geldi kapıya
eniştemuz
nerdedur?
Raşa
kazma kürek gelecek
bu
yollar yapılacak
xali
kilim gelecek
yollara
serilecek
Bu
istekler gerçekleştikten sonra gelin tarafının makarı ahırdan bir inek
getirilmesini ister. Getirilen ineğin kulağı ucundan kesilerek gelinin ineği
olarak işaretlenir. Gelin ayrı ev açtığında bu ineği de beraberinde götürür.
Ardından makar düğün alayı ile gelen misafirlerin kalacağı odaların
gösterilmesini ve odaların anahtarlarının teslim edilmesini ister. Bu sırada
kaval veya tulum sürekli çalmakta maniler, atma türküler söylenmektedir. Damat
evinin misafirleri daha iyi ağırlamasını isteyen maniler söylenir. Buna Raşa Tevuş denir:
Raşa
duğun evi takatuk
ne
ekmek var ne katuk
sarma
borek geturun
yoldan
gelduk aciktuk
Gelin
evin kapısına geldiğinde, akrabalarından biri evin kapısına bıçak saplar.
Kayınpeder veya gelin tarafının büyüklerinden birileri bıçağın üzerine para
bırakırlar. Burada yapılan pazarlıkla belirlenen bahşiş alındıktan sonra bıçak
kapıdan çıkarılır. Gelin kapıdan girerken, gelini almaya gidenlerin gelin
evinden “çaldığı” bir bardak ve onun üzerine konan bir tabağı ayağıyla
kırar. Bu sırada da gelin ve harsnevorun
üzerine pirinç taneleri serpilir. Tabağın ve bardağın kırılması uğursuzlukları
def etmeyi, pirinç serpilmesi ise bereketi temsil eder. Gelin eve girerken
erkek kardeşi veya kuzeni, akrabası olan bir erkek eşlik eder. Bu kişi de
damadın babasından bahşiş talep eder. Gelin içeride bir sandalyeye oturtulur.
Kucağına bir erkek çocuk üç defa oturtulur ve kaldırılır. Böylelikle tez
zamanda ve erkek çocuk sahibi olacağına inanılır.
Mazra Uzuş(Meze İsteme):
Gelinin eve alınmasının ardından yemek
faslına geçilir. Erkek tarafı önceden hazırlanmış olan sofraya davet edilir. Bu
sırada masa kısmen hazırdır. Hazır olmayanlar ise kız tarafının makarı
tarafından istenir. Genellikle makar abartılı ölçülerde isteklerde bulunur.
Ancak eğlenceli pazarlıklarla ortak noktada buluşulur. İstenen şeyler içinde
olmazsa olmazlar vardır. Tepsi tepsi baklava, koç, tavuk, içki, sigara, börek,
sarma bunlardan bazılarıdır. Koç yerine koç parası bahşiş olarak alınabilir. Ayrıca
bir tabanca, bir saat, üç ekmek ve bir bıçak istenir. İstekler gerçekleştikten
sonra enişte masaya çağrılır:
Bu
evin tavani yok
Yıldızlar
göreniyor
Maşallah
enişteye
Ne
güzel göreniyor
Enişte
masanın başına geldiğinde, saat koluna takılır ve bıçak uzatılarak ekmeği
keserek sofrayı açması istenir. Ancak enişte tabancayı almadan bıçağı elini
almaz. Tabancayı aldıktan sonra havaya ateş eder ve beline koyar. Daha sonra
bıçağı alır ve ekmeğe bıçağın tersiyle “kesmeye çalışır.” Bıçak, yaklaşık
olarak kız tarafına verilmiş bahşişler kadar bahşiş alındıktan sonra ekmeği
keser. Enişte sofrayı açarak masayı terk eder.
Kadınlar
içinde ayrı bir masa kurulur. Bu masanın makarı da harsenkur olur. Harsenkur gelinin teyzesi, halası, yengesi gibi bir
büyüğüdür ve hem kız tarafını temsil eder hem de geline rehberlik eder. Bu
sofrayı açmak üzere gelen enişte ekmeği kesmeden önce erkek sofrasında ödenmiş
ise koç parası olarak verilen bahşiş için pazarlık yapar. Bahşişi geri aldıktan
veya bahşişten vazgeçtikten sonra ekmeği keser ve sofrayı açar.
Yemekler
yendikten sonra sabaha kadar özellikle gençlerin katılımıyla düğün devam eder.
Kızlar evin içinde pencerelerde, erkekler dışarıda kumtur (ahır kapısı) veya kapı önünde kızları görecek konumda
bulunurlar genellikle. Karşılıklı atma türküler, horonlar, manilerle eğlence
sürüp gider. Düğün sabahında kızı yeni evine bırakanlar ayrılırken nasihat
etmeyi de ihmal etmezler:
asma
başuni asma
yureğumuzi
yakma
bunlar
biraz derindur
bunlara
kulak asma
Dadants Ertuş( Babalığa Gitmek):
Harsentsu
düğünden sonra artık norhars (yeni
gelin) olur. Norhars düğünden üç gün sonra baba evine ziyarete gider. Bu
ziyarete geline enişte veya onun yerine bir erkek akrabası eşlik eder. Giderken
kaynanası bir tepsi baklava yapar. Baklavada gelinin “temiz” olup olmadığının işareti vardır. Eğer “kirli”
işareti varsa gelini almaya birini göndermezsem kızınız sizde kalsın anlamına
gelir. Kız baba evinden geri dönerken de annesi bir tepsi baklava yapar ve
gelinin yeni evine gönderir.
Mahir Özkan
Gor Dergisi Sayı 5-6 Sonbhar 2016- Bahar 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder