19 Şubat 2018 Pazartesi

Meg mezi: Hadig, Gor



           İnsanlar, aidiyetlerini içinde meydana geldikleri toplumdan alırlar. Aidiyetini aldıkları topluma karşı sorumluluk taşıyan ve duyanlara da aydın insan denir. Sormak ve sorgulamak Aydın olmanın olmazsa olmaz ilkesidir.Sorup ve sorguladıkları için de her zaman karşılarında tutucu bir güç bulurlar. Asıl olanda bu güce karşı durmaktır.

Hadig uzunca yılların düşüncesi ve hayali olsa da gelişen ülke koşulları, kardeş dil ve kültürlerin birlikte hareket etmelerinden de etkilenen Hemşinli arkadaşların bir araya gelişi ile kuruldu. Tabi ki bu arkadaşlar çeşitli baskı ve zorluklarla karşılaşacaklarını biliyorlardı, ama bildiğimiz bir doğru da vardı ki bu tutucu baskı ve zorluklara karşı durmadan doğrular ve gerçekler ortaya çıkarılamaz. Hadig demokratik kitle örgütleriyle meydanlarda, olanaklar doğrultusunda sözlü ve yazılı medyada, panellerde ve söyleşilerde ‘kimanag ta hozsik’ belgisi ile Türkiye kamuoyuna ve Hemşin halkına Hemşin kimliğini duyurdu.Bence Hadig sadece kaybolmaya yüz tutmuş bir kimliğin canlanışı değil, Hemşin dili ve kültürünün de farklılığının farkındalığını yaratmıştır. Acı ama gerçek, farklı şekil ve boyutlarda ki inkar ve asimilasyon politikaların etkisinde kalan bir kısım Hemşinliler bile Hemşinliliklerini dillendirmez olmuşlardı, işte Hadig bu tehlikeli gidişe dur dedi.Toplumumuzda Hemşin kimliği ile var olmanın zorunluluğunu, farklı dil ve kültürlerle eşit ve kardeşce yaşamanın müjdecisi oldu.

Hadig’in bu haklı ve onurlu çıkışıyla Hemşinli kadınlarımız 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Hemşinli kimlik ve belgileriyle yer aldılar, özel ve genel taleplerini meydanlarda ve televizyonda Hemşince dile getirdiler. Hadig’den önce de Hemşinli genç müzisyenler değişik tarzda Hemşin ezgileri ve türkülerini kamuoyuna duyurdular.Özgün çalışması ile Vova bizleri geçmiş düğünlerimize taşıdı,halı, kilim isteyerek düğün salonları dışında da güzel düğünler olacağını gösterdiği gibi yurdışına da sesimizi ve müziğimizi taşıdı. Özcan Alper kardeşimiz de sinemada güzel eserler çıkararak kimliğimizi ulusal ve uluslar arasında duyurdu. Hemşinli bir kısım işadamlarımız Hemşinli kimliği ile yemekli toplantılar düzenleyerek Hemşin Hizmet Vakfının kuruluş çalışmalarına başladılar. Bütün bu yaşananlar Hemşin kimliği ile Hemşinlilerin toplumsal ilerlemesini göstermektedir.

Yaşanan bu gelişmelere karşı  biz Hemşinlilerde farklı yaklaşımlar oldu. Birinci yaklaşım okul çağlarımızda bizlere verilenlerle yetinip, acaba neden, niçin,nasıl gibi sorgulama yöntemlerini kullanmayıp ezberlerinin bozulmamasını isteyenlerin oluşturduğu bir yaklaşımdır.Bu görüşteki arkadaşlarımız arasında da tam bir görüş birliği olmadığı, biz Hemşinlilerin Orta Asya dan gelirken Türklerin hangi boyundan olduğumuz ve Dambur’a yerleşme tarihimiz hatta nereden geldiğimiz, Hemşincenin türkçenin bir lehçesi olduğu veya komşuluklar nedeniyle edindiğimiz bir dil olduğu ve atalarımızın önce islam sonra hristiyan veya önce hıristiyan sonra islamımı seçtikleri hususlarında çok farklı yaklaşımları ile görülmektedir.Yine bu arkadaşlarca Hemşinlilikden ziyade Türklük ve müslümanlığın dillendirilmesinin doğru olacağı söylenir, Hemşinliliğin ve hemşincenin konuşulmasını farkındalığının yaratılmasını doğru görmezler hatta Hemşin farkındalığını yaratmak isteyenlere Türklük ve müslümanlık düşmanı diye değerlendirirler.Bilindiği üzere bu görüşe sosyolojik literatürde muhafazakar,resmi görüşlede örtüşdüğü için resmi görüş denir.
  
Hemşin  gerçeği, dili, kültürü ve tarihine yaklaşımlarıyla orta yolu tercih eden ikinci bir görüşde saptanabilir.Bu arkadaşlar Hadig kuruluşunda ve aktivitelerinde yer alan ve çeşitli yol ve yöntemlerle Hemşin dilinin ve Hemşin kimliğinin duyurulmasına katkı sunmuşlar ve sunmaya devam etmektedirler.Bu dostlarımız, Hemşin şemsiyesi altında kendi dilimiz, türkümüz,horonumuz ,tulum ve kavalımızla yaşayıp, tarihimizle ilgili, acaba nerden,ne zaman ne için gibi sosyolojik sorgulamalara gerek duymayanlardır.Bu dostlarımızla birebir görüşmelerimizde Hemşin dili,kültürü ve tarihi ile ilgilenmenin doğru ve gerekli olduğu doğrultusunda hemfikir oluyoruz.Kimileride tarih ile ilgilenmenin doğru ve gerekli olmadığını bize telkin etmeye çalışıyorlar. Bu dostlarımıza M.S. 8. y.y. ile 15. y.y. başlarına kadar Hemşin prensliğinin varlığından bahsettiğimizde, şaşırdıklarını ve haberdar olmamanın verdiği ezikliğini görürüz.Yine bu dostlarımızla görüş alışverişlerinde bulunurken biz Hemşinlilerin dışında, akademisyenlerce bizimle ilgili yazılanları dile getirildiğinde okuyup araştırmanın gerekliliği konusunda hemfikir oluyoruz.Ama genelde de konuşmalarımızı ama larla bitiririz.Bu dostlarımızla, 1913 yılında Harbiye nazırının Dahiliye nazırına yazdığı yazıdan, Adnan ADIVAR’ında yazı kurulunda yer aldığı İslam Ansiklopedisinde ki Hemşinlilerle ilgili bölümlerini konuştuğumuzda, biz Hemşinlileri  bizden başka herkesin bizden çok tanıdığı kanaatına varıyoruz.Ne yazık ki bu gerçekliklere rağmen Hadig kurucu ve yöneticileriyle ilgili önyargılı,çirkin ve asılsız suçlamalara karşı bu dostlarımız sessiz ve tavırsız kalıyorlar.Bu nedenlede saldırıda bulunanlara cesaret vermiş oluyorlar.Bu dostlarımla şu alıntıyı paylaşmak isterim ‘Kulağının dibinde söylenmiş,sana aykırı gelen bir şeye duyarsız kalmak,duyarlı olduğun hususlarda ki inandırıcılığını da zayıflatır.

Yukarıda saptamaya çalıştığım iki görüşden sonra üçüncü görüşün ne olduğunu analiz etmeye dahi gerek olmadığı akla gelebilir.Bu görüş tarihsel gerçekliğe,bilimsel bulgulara dayanan bir görüştür.Yani en zorlu, sorunlu ve sorumlu bir yoldur. Bildiğiniz gibi bu dostlar Hadig kurucuları, yöneticileri ve Hadig dostlarıdır. Asla unutulmaması gereken Hadig, bireylerin ve siyasi bir akımın derneği değildir.Hadig, Hemşin dili, kültürü ve tarihi ile ilgili bilimsel temellere dayanan sözler söylemek isteyen her Hemşinlinin derneğidir. Hadig’de bilimsel temele dayanan, yani utopik ve kafatascı olmayan her düşünce özgürce dile getirilir, getiriliyorda. Dostlarımın beni anlayacağını umarak , gözlemlediğim bir eksikliğe parmak basmak isterim.Hadig’de her koyun kendi bacağından asılır, sözü asla hayat bulmamalıdır. Sosyal medyada veya sözlü beyanlarda Hadig veya Hadig dostlarından birinin aleyhinde yazılıp söylenen iftira ve çamur atmalara karşı hep beraber dimdik durmalı ve gerekirse kendimizi görevli hissederek bilimsel ve doğru yanıtlar vermeliyiz.Çünkü, doğru bildiğimiz bir düşünceye yapılan saldırıya müdahil olmazsak yapılan saldırıyı haklı bulmuş durumuna düşeriz.

GOR büyük şair Nazım Hikmet’in dediği gibi ‘Düşmana inat, bir gün fazla yaşamak’ diyerek her türlü asimilasyon ve inkarcılığa rağmen dilimiz Hemşincenin ve kültürümüzün var olması ve yaşatılması için gerekenleri temel ilke edinmelidir ve edinmiştir.Hemşin coğrafyasının çeşitliliği göz önünde bulundurularak her yörenin ve bölgenin ve hatta ülkemiz dışında ki müslüman ve hıristiyan Hemşinlilerin sesi ve kulağı olmalıdır.Savaşsız ve sömürüsüz bir dünyaya olan hasretini dile getirmelidir.Farklı dil ve kültürlerin, insanlığın ortak mirasıdır diye görür ve savunur. Barışdan ve özgürlükden yana halkların kardeşliğinin savunucusu, eşit ve ortak yaşamın örücüsüdür GOR. Tabi ki GOR çevre ve doğa düşmanlarına karşı savaşkan, HES lere karşı direngen halkımızın yanındadır, olmalıdır da.

 GOR genç müzisyen ve sanatçılarımızın, kadınlarımızın, gençlerimizin yer bulduğu bir alandır bu alanda yer almak için heyecanlanmakda bu kesimlerimizin görevidir.GOR doğaldır ki  Hemşinlilerin ekonomik sorunlarıyla, yoğunlukla çay ve fındık üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenmelidir.GOR bütün bunların yanında, bölgemizin giderek artan sağlık sorunlarından kanser belasının erken teşhis ve tedavisi için bölgede geniş kapsamlı araştırma ve tedavi hastanesi ve birimlerinin açılmasını istemelidir.Bu doğrultuda bölge halklarının sesi,kulağı ve örgütleyicisi olmalı,yöresel dernek ve yayınlarla işbirliği yapmalıdır.

Dostlar, GOR’un ne zor işleri var! diyeceksiniz gibi  geliyor bana.Durun son sözümüz söylenmedi daha, tabi ki GOR bu anlattıklarımı sadece GOR aktivistleriyle başaramaz. GOR la karşılaşmış veya karşılaşmamış Hadg’de bulunmuş veya bulunmamış, ama kalbi bu duygu ve coşkuyla çarpan tüm Hemşinlilerle ve Hemşin dostlarıyla birlikte başaracağımızın inancındayım.Sözümüz bitmedi demiştim evet doğru bitmedi.Bu güne kadar başkaları tarihimizle ilgili yazdılar,söylediler.İşte GOR tarihimizle ilgili bizim söz söyleme ve yazma zamanının geldiğinin göstergesidir,belki bugün değil ama mutlaka yarın bu görevini de onurla, gururla yerine getireceğine inanıyorum.

Biliyorum bütün bu yazdıklarımız üzerine toplumumuzdan değişik sesler gelecektir. Ama öncelikle, tartışma ve konuşmalarımızın belli bir saygı,sevgi ve hoşgörü içerisinde olmasını temenni ediyorum ve bekliyorum.Önyargılı bakış her zaman yanlış olan bakıştır ve kendi düşüncesinin dışında başka bir düşüncenin de olamayacağını ve aynı zamanda düşünemediği, göremediği hususların başkaları tarafından görülmesini kabullenemeyen bir bakıştır.Düşüncelerinde gerçek gördüğü hususların,gerçek olmadığının kabullenemeyişinin isyanıdır.Bu ve diğer nedenlerle tartışmalarımızı dar,klasik,şabloncu yaklaşımlardan uzak yapmalıyız, diyorum. Tekrar görüşmek üzere başarılar diliyorum.

Kamil Muti
            Gor Dergisi Sayı 2 Bahar 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder