Bu
çalışmada sunulan veriler Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümündeki yüksek lisans tezim için 2004 yılında toplanmıştır. Tez konum Rize
ili Çayeli ilçesinde bir Hemşin köyü olan Raşot'ta konuşulan Türkçe ağzın
sesbilimsel özellikleridir. Alan çalışması sırasında, bu köyde kendilerinin
Ermenice olarak adlandırdığı Hemşincenin de konuşulduğunu gözlemledim. Bu
yazıda Raşot köyünde kullanılan Türkçe ağzın Hemşince ile ilişkili olabilecek
bazı özelliklerine dair olgular sunmak istiyorum.
A.
Ünlü
Sistemi
Sesbilimsel açıdan, bu Türkçe ağızda aşağıdaki ünlü dağarcığı
tablosunda gösterilen beş ses bulunmaktadır.
Aynı beş ünlülü sistem Hemşin’in Elevit[1] ve Senoz vadisi gibi diğer bölgelerinde de
görülmektedir. Bu yaygın fenomenin örneklerine Trabzon[2] ve Rize[3] bölgelerinde konuşulan Türkçe ağızlarda da
rastlamak mümkündür. Dolayısıyla dilbilimci Brendemoen haklı olarak şu soruyu sormaktadır:
“…Neden Doğu Karadeniz ağızlarında /ı/, /ü/, /ö/ ünlülerinin bulunmaması
yönünde bir eğilim vardır?” [4] Trabzon yöresindeki Türkçe ağızlara dair
cevabı da şudur: “… bu durum ancak yabancı dillerin etkisiyle ya da Lars
Johansson’un terminolojisini kullanacak olursak yabancı dillerden kod
kopyalanmasıyla açıklanabilir… Burada söz konusu olan başlıca dil
Rumcadır, /ı/, /ü/ ve /ö/ ünlülerinin
kullanılmaması eğilimi Rumcanın fonem dağarcığının Türkçeninkine kısmen
dayatılması sonucu ortaya çıkmıştır. Rumcanın ünlü sisteminde beş ünlü fonem
bulunmaktadır, “tipik Türkçe” olan yani
/ı/, /ü/ ve /ö/ ünlülerine sahip değildir.”[5]
Hemşin yöresinde Rumcanın etkisinin sorgulanabilir olduğu ve
yörede halen daha iki dilli insanların yaşadığı göz önüne alındığında Hemşin
bölgesinde yoğun olarak konuşulan diğer dillere yani Lazca ve Hemşinceye
bakılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Gerek Hemşince gerekse Laz dilinin beş ünlülü bir sisteme sahip olması
gerçekten ilginç bir olgudur. Brendemoen’in akıl yürütmesine paralel bir
şekilde düşünüldüğünde, Hemşin köylerindeki Türkçe ağızlarda beş adet ünlü bulunmasının
bu dillerden kod kopyalanması suretiyle gerçekleştiği düşünülebilir. Bu köylerin sakinleri Hemşinceye çok daha
fazla aşina olduğu için incelediğim Türkçe ağzında kullanılan beş ünlülü
sistemin Hemşinceden kod kopyalanması suretiyle oluşmuş olması kuvvetle
muhtemeldir.
B.
/o/
foneminin kullanımına dair sınırlamalar
Standart
Türkçede /o/ fonemi bir sözcüğün sadece ilk hecesinde bulunabilir. Doktor ya da horoz gibi sıkça kullanılan sözcükler alıntı sözcüklerdir ve bu
kısıtlamanın istisnalarıdır. İncelediğim Hemşin köyünde kullanılan Türkçe
ağızda da, /o/ fonemi Türkçe kökenli sözcüklerin sadece ilk hecelerinde
bulunabilmektedir. Bununla birlikte, bu ağızda /o/ foneminin kullanımına dair
kısıtlamanın ihlal edilmesinin başka birçok örneğini daha bulmak mümkündür.
Standart Türkçede var olan istisnaların yanı sıra bu ihlallere özellikle yaygın
olarak kullanılan Hemşince kökenli sözcüklerde sıkça rastlanır.
Örnek
|
Anlam
|
Örnek
|
Anlam
|
pogoç
|
|
pisor
|
|
vartevor
|
|
koknoç
|
|
Tablo 2: /o/
fonemine dair kısıtlamaların karşı-örnekleri
Daha da ilginç
olarak, Homşetsma kökenli sözcüklerin yanı sıra Türkçe kökenli sözcüklerin
bazılarında da başka karşı-örneklerle karşılaşmak mümkündür:
Örnek
|
Örnek
|
kaymakom
|
Ufonti
|
adom
|
Ormon
|
Standart
Türkçedeki /o/ fonemine dair kısıtlamalar, bu ağız için şu şekilde yeniden
tanımlanabilir: Türkçe kökenli sözcüklerde /o/ fonemi, /m/ ve /n/ ünsüzlerinden
önce gelmediği sürece, ilk hece haricindeki hecelerde bulunamaz Bu ilginç
fenomen sadece incelediğim ağza özgü değildir. Hemşin’deki diğer bazı Türkçe
ağızlarda[6] ve Hemşincede[7]
de yaygın bir şekilde görülmektedir.
Ancak bu kısıtlama alıntı sözcükler için geçerli değildir.
Bu fenomenle ilişkili olan diğer bir ilginç olgu daha vardır. Aşağıdaki
verilerden de görülebileceği gibi /a/ ünlüsü /m/ ve /n/ ünsüzlerinden önce
gelememektedir. /a/ ünlüsünün ardından ekleme nedeniyle /m/ ve /n/
ünsüzlerinden önce gelmek durumunda kaldığında /a/ ünlüsü /o/ ünlüsüne
dönüşmektedir.
|
Örnek
|
Örnek
|
Kök
|
baba
|
ona
|
1t
|
babom
|
onom
|
2t
|
babon
|
onon
|
3t
|
babasi
|
onasi
|
Bunun bir
biçimsel sesbilim fenomeni olarak yorumlanması mümkündür ancak ona örneğinden de anlaşılabileceği üzere bu
sözlüksel bir fenomendir.
Bildiğimiz kadarıyla Türkçenin hiçbir tarihsel döneminde bu tür bir
özellik bulunmamaktadır. Bu nedenle, /a/ ünlüsünün /m/ ve /n/
ünlülerinden önce gelememesi bu ağız açısından bir yenilik olarak kabul
edilebilir. Vaux[8]
Klasik Ermenicede /m/ ve /n/ ünlülerinden önce gelen /a/ ünlüsünün Hemşincede
/o/ ünlüsüne dönüştüğünü göstermiştir. Bu da, söz konusu Türkçe ağızda varılan
bu özelliğin Hemşince kaynaklı bir yenilik olarak yorumlanmasını destekleyen
bir kanıttır.
C.
Ünsüz Sistemi
Türkçe ağzın Hemşinceyle ilişkisine dair
örneklere bu ağızda kullanılan ünsüz sisteminde de görmek mümkündür. Çoğu
konuşurlar iki ağızlı ve bazıları da iki dilli olduğundan, ünsüz sistemi
oldukça karmaşıktır. Burada özellikle ötümsüz, dişyuvasıl,
patlamalı-sürtünmeli /ts/ ve ötümlü,
dişyuvasıl, patlamalı-sürtünmeli /dz/ seslerinden bahsetmek istiyorum. Bu ünsüzler
incelenen ağızda birer fonemdir.
/ts/ : ötümsüz, dişyuvasıl,
patlamalı-sürtünmeli
/ç/ ünsüzü bu fonemin
serbest çeşitlemesi olarak kullanılmaktadır, /ç/ ve /ts/ ünsüzleri her ortamda birbirinin yerine geçebilecek şekilde
kullanılmaktadır. Ancak /ts/ çok daha yaygındır
|
|
tsay
|
çay
|
hits
|
hiç
|
kjetsi
|
keçi
|
. Tablo 5: /ts/
ve /ç/ çeşitlemelerine örnekler
/dz/: ötümlü, dişyuvasıl,
patlamalı-sürtünmeli
/c/ ünsüzü bu fonemin serbest çeşitlemesi olarak kullanılmaktadır,
/c/ ve /dz/ ünsüzleri
her ortamda birbirinin yerine geçebilecek şekilde kullanılmaktadır. Ancak /dz/ çok daha yaygındır.
|
|
savdzi
|
savci
|
dzuma
|
cuma
|
Tablo 6: /dz/ ve /c/ çeşitlemelerine
örnekler
/ç/-/ts/ ya da /c/-/dz/ gibi belirli varyantlar için minimal çiftler bulunmamakta ve farklı
konuşurlar tarafından ya da aynı konuşur tarafından farklı zamanlarda keyfi bir
şekilde kullanılabilmektedir. Belirli fonemik ünsüzlerin köylerdeki farklı
kuşaklar arasında nasıl çeşitlendiği kolayca gözlemlenebildiğinden bunun
sesbilimsel bir fenomen olmasının yanı sıra sosyolinguistik bir fenomen olarak
değerlendirilmesi de doğru olacaktır.
Bu ses Hemşince[9], Lazca[10] ve Pontus Rumcasında[11] da kullanılmakla birlikte Standart
Türkçede bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu fonemlerin söz konusu ağızda bulunması
da Hemşincenin etkisiyle açıklamak mümkündür.
Burada sunulan verilerden hareketle söz konusu Türkçe ağzın
oluşumunda Hemşinceyle sadece sözcük dağarcığı alışverişinin ötesine geçen bir
etkileşimden söz edilebileceği görülmektedir. Burada altını çizmek istediğim
nokta, ünlü ve ünsüz sistemleri ya da Türkçenin karakteristik özellikleri olan
bazı kısıtlamaların kod kopyalanması nedeniyle yeniden tanımlanması gibi ağzın
temel yapısını belirleyen unsurlar olduğudur. Burada tespit edilen bir
etkileşimin sözcük dağarcığı alışverişine kıyasla çok daha derin bir ilişkiyi
ifade ettiği açıktır.
D.
Çoğulluk
Buraya kadar, incelediğim Türkçe ağızdaki bazı olguların açıklanması için Hemşinceye
başvurmamızı gerektiren örnekler sunmaya çalıştım. Bu ağızdaki kimi olguları açıklamak için de
benzer bir şekilde Türkçenin arkaik bazı özelliklerine bakmak gerekmektedir.
Bunlardan bir örnek vermek istiyorum.
Bu ağızdaki soneklerin en önemli özelliği tek morfemli olmaları ve
bu nedenle de uyum kurallarına uymamalarıdır. Uyum kurallarına uymayan sonekler
hemen tüm Doğu Karadeniz Türkçe ağızlarında yaygındır. Brendemoen[12] tarafından da belirtildiği üzere, “burada,
belirli sonekler değişken ön sonekler şeklinde standartlaşma eğilimindedir.
Örneğin üçüncü çoğul şahıs çekim eki –ler gibi. Daha az rastlanmakla birlikte
datif ve lokatif sonekler de böyledir. Diğerleri uyum kurallarına uymayan arka
sonekler olarak sabitlenmiştir. Dilek-şart eki –sa ve olumsuzluk soneki –ma gibi.
Benzer örnekler rastgele her yerde bulunabilmektedir.” Öner[13] ve Pehlivan[14] da sırasıyla belirli Trabzon ve Hemşin
ağızlarında benzeri bir tek morfemli sonek yapısından söz etmektedir.
Benim incelediğim ağızda çoğulluk –ler sonekiyle ifade edilmektedir ve bu sonekin çeşitlemesi yoktur,
yani tek morfemlidir. Aşağıdaki tabloda isim çoğullaşmasının bazı örnekleri
sunulmaktadır[15]:
Örnek
|
Örnek
|
adom+ler
adomler
|
kadun+ler
kadunler
|
ev+ler
evler
|
araba+ler
arabaler
|
Bu
tek morfemli çoğul soneki söz konusu ağza özgü değildir ve bazı çevre Türkî
ağızlarda da bulunabilmektedir[16]. Johanson[17] Türkçede isimlerin
çoğulluk soneki ve fiillerin çoğulluk sonekinin farklı kökenlerden geldiğini
kayda değer bir şekilde göstermiştir. Ona göre, Türkçede fiillerin
çoğullaştırma soneki, “olmak” fiilinin çoğul haliyle ilişkili olan *erler>iler>ler
kaynaklıdır. Örneğin Standart Türkçede insanlár
(isim) ve insánlar[18]
(fiil) farklı vurgu yapılarına sahiptir.
İnsanlár (isim), durumunda -ler soneki tiz tonlanır çünkü isimlerin
çoğulluk sonekidir. Öte yandan, insánlar (fiil) durumunda –ler tiz tonlanmaz çünkü aslında önceki
sözcükle birleşen ayrı bir sözcüktür. Johanson bu vurgu farklılığını bir köken
farklılığı şeklinde yorumlamaktadır. Johanson’un değerlendirmesi dikkate
alındığında, incelediğim ağızda isimlerin ve fiillerin çoğulluk sonekleri
arasında bu vurgu farklılığının değişik bir ifadesiyle karşılaşılmaktadır.
Örnek
|
Anlam
|
Örnek
|
Anlam
|
eliyi+ler
eleyile
|
ölmek
ölüyorlar
|
hasta+ler
hastale
|
hasta
hastalar
|
aldi+ler
aldile
|
almak+Geç+3ç
aldılar
|
yolci+ler
yolcile
|
yolcu+Çoğ
yolcular
|
gelur+ler
gelurle
|
gelmek+Aor+3ç
gelirler
|
evlenecekti+ler
evlenecektile
|
evlenmek+Gel+Geç+3ç
evlenecektiler
|
Fiillerin
çoğullaşmasında, morfem sonu /r/ bazen keyfi bir şekilde düşürülmekteyken,
isimlerin çoğullaştırılmasında böyle bir düşmeye rastlanmamaktadır. Türkçede bu
tür düşmeler genellikle vurgu yapısıyla ilişkili olduğundan dolayı, bu özellik
Johanson’un belirttiği köken farklılığının açık bir ifadesi olarak kabul
edilebilir.
Bazı kaynak
kişiler, özellikle de genç olanlar, -lar
sonekini nadiren de olsa kullanmaktadır. Bu haliyle sadece isimlerin
çoğullaştırılmasında kullanılmaktadır. Benim görüşüm bunun söz konusu ağız için
üretken olmayan bir yenilik olduğudur.
III. Sonuç
Genelde, Türkiye’deki Hemşin coğrafyasının doğu (ya da Hopa) Hemşin ve
batı Hemşin şeklinde iki ana parçaya bölündüğü varsayılmaktadır.[19]Hemşin kültürünün dilbilimsel olarak ikiye bölünmüş
olduğu tezi elimizdeki verilerle uyumlu değildir. Hemşin’in coğrafi olarak doğu
ve batı bölgeleri arasında belirli farklılıklar bulunmakla birlikte bu
farklılıklar kanımca katı bir ayrım çizgisinden çok bir kültür içerisinde kabul
edilebilir çeşitlemeler olarak görülebilir. Bu anlamda Hemşin kültürü radikal
bir şekilde ikiye bölünmüş bir kültür olarak değil, aksine bir bütün olarak
düşünülmelidir.
Burada sunulan
veriler açıkça göstermektedir ki Hemşin kültürü içerisinde Ermeni kültüründen
gelen ve Türk kültüründen gelen bir takım kültürel kodlar bulunmaktadır ve
bunlar öylesine geriye dönülemez bir şekilde birleşmiştir ki hala varlıklarını
sürdürebilmektedir. Bu etkileşim, sözcük alışverişinin ötesine geçerek bir
ağzın ünlü sistemi gibi derin yapılarına sirayet etmiştir. Sözcük dağarcığı
düzeyinde bir etkileşim her zaman mümkündür ve güçlü bir kültürel etkileşim
anlamına gelmeyebilir. Buna karşın, bir dilin ünlü sisteminin kopyalanması
oldukça güçlü bir kültürel ilişkinin ifadesidir. Dolayısıyla elimizdeki veriler
Hemşin kültürünün salt Türk kültürünün ya da salt Ermeni kültürünün bir
çeşitlemesi olduğu iddiasını yanlışlamaktadır. Bilakis, bu veriler Hemşin
kültürünün melez bir kültür olduğunu ispatlamamakla birlikte çok güçlü kanıtlar
sunmaktadır.
Benim görüşüme
göre yukarda dile getirilen iki iddianın da aynı verilerle yanlışlanması bir
tesadüf değildir çünkü bu iddialar birbiriyle derinden ilişkilidir. Melez
kültürlerin incelenmesinde sıkça görülen bir hata, bu kültürleri parçalara
bölerek kısmi incelemelerden genel sonuçlar çıkarmaktır. Hemşin kültürü
örneğinde görülebileceği üzere, araştırmacılar genellikle kendi önyargılarını
ya da varsayımlarını destekleyecek bölgeler üzerine odaklanmaktadır. Bunu
yaparken de diğer bölgelerden gelen verileri, kültür içerisindeki
çeşitlenmeleri ya da kültürün melezleşme sürecinde oluşan yenilikleri göz ardı
etmektedir. Örneğin Türkiye’de Hemşin üzerine yapılan çalışmaların büyük
ağırlıkla Çamlıhemşin ve Hopa üzerine odaklanmış olmasına rağmen Çayeli ya da
İspir’deki Hemşin köyleri konusunda yok denecek kadar az çalışma bulunması bu
anlamda bir tesadüf sayılamaz. Türkiye dışındaki Hemşin köyleri Türkiye’deki
araştırmacılar için tamamen meçhuldür.
Son olarak,
Hemşin kültürünün, Doğu Karadeniz kültürünün bir parçası olarak anlamak için
Türk ve Ermeni kültürlerinin yanı sıra Laz, Gürcü ve Pontus Rum kültürleriyle
ilişkisinin incelenmesi daha ilginç ve ön açıcı olguların ortaya çıkmasını
sağlayacaktır.
Ayşenur Kolivar
Gor Dergisi Sayı 3 Sonbahar 2015
[1] Ayşenur Kolivar, “Turkish vowel harmony and the
dialects of Rize: a case study in Elevit” Yayınlanmamış makale.
[2] Bernt Brendemon, “A note on vowel rounding in the
Trabzon dialects”, A. Sumru Özsoy ve diğerleri (ed.), Studies in Turkish
linguistics, Proceedings of the Tenth International Conference in Turkish
Linguistics, (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2003), s.318-319.
Yasemin
Öner, “Harheş dialect: a phonological and morphological analysis”,
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, (Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, 1978), s.16.
[3] Turgut Günay, Rize ili ağızları, (Ankara:
Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları, 1978), s. 27 “Bunun sonucunda Rize ili ağızlarında
diftonglar ve yazı dilinin tesiriyle doğan bazı analojik biçimler dışında ı, ö,
ü seslerine rastlamak mümkün değildir.”
[4] Bernt Brendemon, “A note on vowel rounding in the
Trabzon dialects”, A. Sumru Özsoy ve diğerleri (ed.), Studies in Turkish
linguistics, Proceedings of the Tenth International Conference in Turkish
Linguistics, (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2003), s.318.
[5] a.g.e., s.318-319.
[6] Turgut Günay, Rize ili ağızları,
(Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları, 1978), s.31.
[7] Bert Vaux, “Hemshinli: The
forgotten Black Sea Armenians”, Journal of Armenian Studies, 6.2: 2001,
s.59.
[9] Sally J. Berens, “The phonetics and
phonology of Homshestma”, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, (Harvard College,
1997), s.4.
[10] G. Kojima, & İ. Avcı Bucaklişi, Laz
Grammar, (İstanbul: Chiviyazilari, 2003), p.407.
[11] Bernt Brendemon, The Turkish dialects of
Trabzon their phonology and historical development, Vol.1, (Wiesbaden : Harrasowitz
Verlag, 2002), s.105.
[12] Bernt Brendemoen,
“Turkish dialects”, L. Johanson ve É.Á. Csató (ed.), Turkic Languages,
(London ve Newyork: Routledge, 1998), s.238-239.
[13] Yasemin Öner, “Harheş dialect: a
phonological and morphological analysis”, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi,
(Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, 1978).
[14] Serkan Pehlivan, “Rize ili Hemşin ağzı”, Yayınlanmamış
yüksek lisans tezi, (Ankara: Gazi Üniversitesi, 2002).
[15]Çoğullaştırma morfemiyle ilgili diğer bir
fenomen de bir kişinin adının aile, grup ya da cemaatini ifade etmek üzere
çoğullaştırılmasıdır. İncelediğim ağızda bu iki şekilde ifade edilmektedir: Şeriballer geldi ya da Şeribal uler geldi İkinci form
birincisine göre çok daha yaygındır.
[16]Çeşitli Türkçe ağızlarındaki çoğulluk
sonekleri için bkz. Lars Johanson, Pluralsuffixformen im Südwestürkischen,
(Mainz: Akademie der Wiss. u. d. Literatur, 1981).
[17] a.g.e.
[18] Bu örneklerde aksan vurguyu belirtmektedir.
[19]
Gülsen Balıkçı, “Rize-Pazar/
Akbucak, Ortayol ve Uğrak köylerinin etnik yapıları”, Yayınlanmamış yüksek
lisans tezi, (Ankara:Ankara Üniversitesi, 1997), s.43, Levon Haçikyan, Hemşin
gizemi, (İstanbul: Belge Yayınları, 1996), s.53, Ali Gündüz, Hemşinliler,
(Ankara: Ardanuç Kültür Dayanışma Derneği, 2002), s.54, Hovann Simonian,
“History and identity among the Hemshin”, ISIM NEWSLETTER, (Leiden:
International Institute for the Study of Islam in the Modern World, 2004), s.24,
Peter A. Andrews, Türkiyede etnik gruplar, (İstanbul: Ant,
1992), s.181-182.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder