Diyalekt
ve dil, linguistikte birbirinden ayrılması çok güç ve her daim tartışmaları
canlı olan iki tanımdır. Aksan’a göre: “Dialekt (lehçe) bir dilin değişik
ülkelerde ve bölgelerde, yine aynı dil birliğinden kimselerce konuşulan değişik
biçimidir. Bu başkalaşma zamanla öyle bir noktaya gelir ki lehçe dediğimiz
birlikler ayrı bir dile dönüşür.” Ancak ayrı bir dile dönüşmesinden kasıt
sadece karşılıklı anlaşılma itibari ile kabul edilebilir çünkü filolojik bir
inceleme neticesinde bu iki dilin akraba olduğu gerçeği kolayca görülebilir.
Dialekt,
bir dilin ana argümanlarından kopmadan onun ek, kök değişimlerinin temel
prensiplerine sadık kalarak o dilden belli başlı morfolojik, fonetik değişimler
geçirerek ayrışması ve zamanla karakteristik özelliklerini belirgin hale
getirmesi sürecidir; ama temelde ana dile bağlılığı sağlamdır. Bahsi geçen
dialekt incelediğinde arkaik olarak ya da güncel konuşma noktasında ana gövdeye
belli noktalardan bağlanır. Bu bağlantı ne denli arkaik olursa ortaya konan tez
o denli güçlenir. Çevre kuramına göre birbirinden ters yöne göç ile yola çıkan
arkaik öğeler merkezde yani ana gövde de zamanla yok olur. İki konuşmanın
birbiri ile akraba olma durumlarını nasıl belirleyebiliriz. Tekin’e göre: “Karşı karşıya getirilen iki ayrı dil ya da
diyalekt temsilcisine daha önce kaydedilmiş cümleler dinletilir ve deneklerden
anlayabildikleri cümleleri kendi diyalektlerine ya da bildikleri üçüncü ortak
dile çevirmeleri istenir. Bundan sonra deneklerin anlayabildikleri cümlelerin
ayrı ayrı yüzdesi saptanır. Daha sonra da bunların ortalaması alınarak iki dil
ya da diyalekt arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı bulunur.” Bütün bu
işlemler sadece iki konuşma arasındaki anlaşılabilirlik oranını verir ancak
bizim bundan daha fazlasını merak ediyoruz bu ortaklık gramatikal olarak ne
denli korunmuştur ya da hangi noktalarda ne kadar farklılaşmıştır. Bunun
cevabını mevcut dili ve onun diyalektini ele alıp karşılaştırma esası ile inceleyerek
ve tüm fonolojik, morfolojik, semantik, farklılıkları ortaya koyarak
yapabiliriz.
Bu noktadan hareket edersek Ermenice’nin bir dialekti olan Hemşincenin
farklı bir yerde durduğunu göreceğiz. Dillerin içinden çıkan,ayrılan ve farklı
karakteristik öğelere bürünen, yeni öğeler kazanan dialektler her zaman aynı
yönde değişim ve gelişim geçeirmeyebilirler. Kimi dialektler fonolojik olarak
değişim geçirip bu noktadan öteye gidemezken kimi dialektler ise bu değişimin
linguistik açıdan hemen her yönünü yaşarlar. Hemşince de bunlardan biridir ve
bu dialekt sadece ses (fonem) değişimi geçirmemiştir. Hemşicenin geçirdiği
değişim daha özel ve nev-i şahsına münhasırdır. Değişimlere neden olan
etkileşimler dini, sosyal, ekonomik, sosyolojik, psikolojik sebepleri
barındırır. Çünkü Hemşince ana gövde,dil dediğimiz Ermeniceden ayrılış
sürecinden bu yana gelişimini kendi dil ailesi dışında tamamen farklı bir dil
olan Ural Altay Dil Ailesi’nin Altay koluna mensup Türkçe’nin Türkiye Türkçesi
ve Osmanlı Türkçesi ile Sami kökenli bir dil olan Arapçanın (sadece fonetik)
etkisi altında sürdürmüştür. Bu durumda Hemşincenin geçirdiği değişimin sadece
fonetik olamayacağının en büyük göstergesidir. Hemşince sadece fonetik
değişimlerden değil morfolojik, semantik hatta sentaks (söz dizimi) değişimine
dahi uğramıştır. Bunun örneklerini yazımızın ilerleyen bölümlerinde Ermenice Hemşince
Türkçe karşılaştırma esasına dayanarak sıralayacağım. Bahsettiğimiz değişim o
denli büyüktür ki Hemşin Dialekti kendi dil ailesi olan Hint Avrupa Dil Ailesi’nin
esaslarından çok az unsur taşımaktadır. Bunun yerine Türkçenin etkisiyle söz dizimsel
olarak Ural Altay dillerine yaklaşmıştır. Peki bu farklılaşmayı yaratan
koşullar nelerdir? Ulus devlet otoritesinin olduğu yerlerde dil dediğimiz
kavramın tekleşmesi toplumda var olan diğer dil, kültür yapılarının tahrip
olmasına neden olur. Tekçi devlet otoritesinin olmadığı yerde diller çok daha
çeşitli dialektlere ayrılabilirler. Alman birliğinden önceki, derebeylik
çağındaki sosyal durum, Almanyada lehçe sayısı bakımından aşırılığı
doğurmuştur. Roma İmparatorluğunun çöküşüyle birçok dialekt, giderek Roman
dillerine dönüşmüştür. Coğrafi koşulların zorlaşması dilin korunması
sağlamıştır. Yine günümüz dünyasının bir iletişim çağı olması insanlar arasında
ki etkileşimi artırmış ve bunun sonucunda da dialektler, ağızlar azalmıştır.
Ermenicenin lehçe haritasının çıkarılması ya da varsa bunun Ermeniceden farklı dillere
çevrilmesi bu noktada çok önemlidir.
Bizde
ilk olarak Ermenice bir paragrafı Hemşince’ye benzerliği noktasında inceleyeceğiz.
Sonrasında ise bu iki dil arasındaki temel gramer benzerliklerine bakacağız.
ELMAS
DUDUİN KOV
İnç uraxali e mangagan darikı. Hink daregan
eğadz ei yev miayn lav dıbavorutünner unei gyanken, pınutünı keğetsig gerever,
mart u gentani anmeğ yev pari. Giragi yev don orerı manavant aşxarh imıs
gıllar. Mayrıs yergar mazerıs garmir jabavenov mı gı hüser, gabuyd dapadıs,
şığarşe şabigıs yev dzağgavor pacgonagıs gı haktsıner. Dznoğnerıs yev
azkagannerıs zis tserke tserk gantsınein, gı şuyein, gı hampurein. Ays urax
jamerı verç kıdan, yerp or mı yelan zis varbed dudui mı kov tınelu.
ELMAS DUDUNUN YANINDA
Ne kadar mutluydum çocukluk yıllarımda. Beş
yaşındaydım ve şu aklımda o dönemdeki
hayatıma dair sadece iyi şeyler var. Doğa çok güzel, insanlar ve canlılar ise
günahsız ve iyiydiler. Hele Pazar ve bayram günleri dünyalar benim olurdu.
Annem uzun saçlarımı kırmızı bir kurdela ile örer tül gömleğimi ve mavi
pantalonumu bana giydirirdi. Anne, baba ve akrabalarım beni elden ele
dolaştırır okşayıp, öperlerdi. Ne zaman (gün) geldi beni Varbed Dudu’nun yanına gönderdiler; işte
o zaman bu mutlu günler son buldu.
İncelemeyi metindeki kelime sıralaması
üzerinden yapalım. İlk olarak urax, mutlu kelimesine bakalım. Hopa
Hemşincesinde şuan için kullanımda böyle bir kelime yoktur ancak kelimede art
damaksıl sürtünmeli x sesi hem Ermenice hem de Hemşince için çok önemlidir.
Ermeni alfabesinde harfin karşılığı olan temel
işaret / Խ խ/ dır. Hemşincenin Latin harfli yazımında /x/ işaretini tercih ediyoruz. Daregan kelimesinde
ise iki ses olayı mevcuttur ilk ses olayı ile kelime Hemşince’de /r/ sesini
kaybetmiştir daha sonra ise ilerileyici ünlü benzeşmesi yolu ile /a/ sesinin
/e/ sesini kendine benzetmesi sonucu daragan olmuştur. Bu değişimin
ilki olan /r/ sesinin düşmesi ya da değişime uğraması Hemşince’de sık görülen
bir durumdur. Değişim daha çok /y/ sesine doğru olurken Erm. dari, yıl Hemşince dayi, Erm. giragi pazar Hemş. giyagi pazar , Erm. mazerıs saçlarım Hemş. maziyes saçlarım gibi. Bir sonraki önemli
değişim ise Ermenice
geçmiş zaman eki olan / էի/ “ei” nin uğradığı değişim bu ek zamanla bir ünlüsünü
kaybederek Hemşincede sadece /e/ olarak ya da sadece /i / olarak kullanılmıştır.
Örnek: Erm. unei/çunei sahiptim,sahip değildim (vardı, olmak
mevcut olmak fiili İngilizce be fiilinin was hali gibi) Hemş. une/çune sahiptim,sahip değildim,
sadece /i/ olarak kullanıldığı durumlara örnek, Erm. gantsınein “dolaştırıyorlardı”
Hemş. gantsenin “dolaştırıyorlardı”. Önemli ve kafa karıştırıcı bir
değişim ise Ermenice şimdiki zaman çekimin de yardımcı fiil olarak kullanılan
/gı/ nın cümlede bulunduğu yerdir. Bu yardımcı fiil Hint-Avrupa dillerinin
birçoğunda vardır ve bu dil ailesinin temel esaslarından da biridir ayrıca. Bu yardımcı
fiil Hemşincede geçirdiği değişim itibariyle Hemşincenin sentaksını (söz
dizimi) da etkilemiştir. Yukarıdaki paragrafta bunun bir örneğide mevcuttur. Ermenice gı haktsıner “giydiriyordu”
kelimesinde /gı/ kelimenin başına gelerek çekime girmesini sağlamıştır ve bu
Ermenicede dilin ölçünlü,standardize edildiği yerlerde bu şekil yazılmış ve
okunmuştur. Ancak yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü Hemşincenin böyle bir
dil standardizasyonu olmadığı için kimi yerlerde bu ek olması gereken yer olan
kelime başında kalmış kimi yerlerde ise Türkiye Türkçesinin söz dizimine uygun
hale getirilmiştir. Örneğin: Erm. gı-udem “yiyorum” Hemş. gı-udim “yiyorum”
burada /gı/ nın ses düşmesine uğrayıp Erm. gudem Hemş. gudim olmuştur ve ek bir
ses düşmesi sayesinde belki de olması gereken yerde kalmıştır. gı haktsıner
örneğinde ise bunun tam tersi olmuştur. Hemşince hakustnegur~haktsenegur “giydiriyordu” şeklinde yazılır ve okunur. Ancak burada dikkat çekici olan şey şimdiki zaman
ekinin, geçmiş zaman eki olan /er/ in iki
sesinin arasına girmes, hakustne/gu/r
şeklini almasıdır. Ancak bu durum dil bilimde açık bir şekilde tanımlanmış olan
metatez (göçüşme) durumudur. Metatez kelimenin ek ve hece sıralamasının hiçbir
neden olmaksızın yer değişmesi durumudur. Burada da bahsettiğimiz kelime
hakustnegur~haktsenegur şeklinde değil Hemşincenin gramer
kurallarına uygun olarak hakustnergu~haktsenergu şeklinde yazılıp okunmalıdır.
Metatezin söylenişte en dikkat çekici örneği ise şüphesiz Erm. gamurç “köprü” Hemşince garmuç “köprü” dür. Sonuç olarak batı
Ermenicesi ile yazılmış yukarıdaki paragrafta hemşince ve Ermenice arasındaki
ilişkinin gramatikal açıdan çok büyük bir benzerliğe sahip olduğunu gördük ve
bu benzerliğin sadece konuşmada anlaşılabilirlik olamayacağını vurgulamaya çalıştık.
Bu noktada iki dilin birbirinden ayrışması sürecinde Hemşince bulunduğu
coğrafyanın dominant dili olan Türkçeden de etkilenmiştir. Ancak bu değişimde
diğer dillerin payı yadsınamayacak kadar çoktur.
Hemşince
yıllarca Osmanlıca ve sonrasında Türkiye Türkçesi içerisinde varlığını
sürdüregelmiş bir diyalekttir ve her komşu iki dil gibi bu iki dilde
birbirinden beslenmiştir. Dominant kültür ve dil olarak bu süreçte Türkçenin
Hemşinceye etkisi daha fazla olmuştur ancak burada bir noktaya dikkat etmek gerekir.
Hemşince Türkçeden aldığı kelimelerin
birçoğuna zaten sahiptir. hats, “ekmek”
Türkçeden alıntılanarak “etmek”
şeklide kullanılır. Burada demek istediğim şey ise Hemşincenin aslında birkaç
istisna haricinde Türkçeden aldığı Öz Türkçe kelime çok azdır. Hemşincenin
Türkçeden aldığı kelimeler, çoğunlukla Türkçeye, Arapçadan, Farsçadan,
Yunancadan, İtalyancadan, Fransızcadan ve İngilizceden geçmiş ve Türkçenin öz
yapısı içerisinde çeşitli formlara bürünmüş ve ardından da Hemşinceye geçmiş
kelimelerdir. Yani bu kelimeler modern (Arapça,Farsça kelimeler hariç.) hayatın
getirilerinin bir gereği olarak Türkçede kullanılmış ve bu devlet mekanizması
içinde bulunan Hemşin halkıda bu kelimeleri kullanmıştır. Hatta bazı kelimeler
vardır ki bunların Türkçe üzerinden mi yoksa direkt o dilin kendisinden mi
alındığı konusunda büyük şüpheler vardır. Buna örnek olarak ise bir önceki
yazımda ayrıntılı olarak açıkladığım şey kelimesi gösterilebilir. Kelimenin Arapça orjinalinin anlamı eşya kelimesinin tekilidir ancak bu
kelime Türkçeye çoğul hali yani eşya
şeklinde geçmiştir fakat Hemşincede şe “eşya anlamına gelir” şen pe “eşyayı
getir” burada görüldüğü üzere Hemşincede eşya şekli pek işlek değildir bu
sebepledir ki kelimenin eşya haliyle
kullanıldığı Türkçeden ziyade Arapçadan Hemşinceye geçmesi kuvvetle
muhtemeldir.
Hemşince
Türkçeden etkilenmiştir fakat bu etki aslında günümüzde tahmin edildiği kadar
büyük değildir yani ortalama kelime haznesine sahip olan bir kişi Hemşince konuşurken kullandığı
ama Türkçe zannettiği birçok kelime aslen Türkçe değildir. Sadece Hemşinceye Türkçe üzerinden geçmiş diğer
dillerdeki kelimelerdir.
Diğer
dillerden (Arapça, Farsça, Yunanca, İtalyanca, Fransızca, İngilizce) gelen
kelimeleri ve Türkçeden gelen kelimeleri çıkardığımızda geriye kalan
kelimelerin yaklaşık %95 Modern Ermenice ve Eski Ermenicede bulunmaktadır. Bu
oranın büyük bir kısmı ise sadece her diyalektin yaşayacağı üzere birkaç
fonetik değişime uğramıştır tsun< tsün
“kar”, oçxar< voçğar “koyun”, kelox< kılukh “kafa”, arekag~arakag<
arev “güneş”, dzum< dzom “oruç”, garmuç< gamurç “köprü” gibi birçok
örnek sayılabilir buna. Ancak her dilin modern anlamda yeni kavramları
adlandırma ihtiyacı olduğu için Ermenicede dile giren modern kavramlara ad
üretmiştir. Dolayısıyla bu kelimelerin Hemşincede olmaması gayet doğaldır
bunlara örnek vermek gerekirse: otanav (օդանաւ) “uçak”, hanraşarj (հանրաշարժ) “otobüs”,
inknaşarj (ինքնաշարժ) “otomobil,araba”, şokenav
(շոքենաւ) “vapur,
gemi” heratsayn (հեռաձայն) “telefon”.
Morfolojik
olarak ise bu dilde en büyük değişim şüphesiz ki Ermenice geniş/şimdiki zaman
eylem çekimlerine gelen ön ek /gı/, /կը/ nın
Hemşincede yer değiştirmesidir. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz sentaks, söz
dizimi değişimidir. Bu değişim kelimelerin etimolojisini yaparken çok fazla
yarar sağlar çünkü bahsi geçen ek, söz başına gelerek hatta zamanla asıl kökle
tam bir bütünlük kurarak kökün yanlış okunmasına ve değerlendirilmesine yol
açabilir. Örnek: gudim “yiyorum” kelime kökü uduş/udel söz başındaki
harfin ünlü ile başlaması nedeniyle gı-udim /ı/ sesi düşmüş ve gudim olmuştur. Söz
başı ünsüz olan bir kelime ile de örneklendirelim: Կը խօսիմ -gı
xosim, Hemşince xosigum “konuşurum”, Կը խօսիս -gı xosis Hemşince xosigus “konuşursun”,Կը խօսի- gı xosi Hemşince xosigu “konuşur”, Կը խօսինք-gı xosink Hemşince
xosiguk “konuşuruz”, Կըխօսիք-gı xosik
Hemşince xosiguk “konuşursunuz”, Կը խօսին -gı
xosin Hemşinci xosigun “konuşurlar”.
Burada
görüldüğü üzere Ermenicede ki bir ön ek Türkçenin Sentaksından etkilenerek kelimenin
önüne değil sonu gelmiştir bu nedenle bu durum artık Hemşincenin karakteristik
bir özelliği olmuştur. Ve aynı zaman da Ermenice ile Hemşincenin akraba iki dil
olduğunun da en önemli kanıtı olmuştur. 1. Çoğul kişi çekiminde xosiguk <Կը խօսինք-gı xosink, /n/
sesinin düşmesi sonucu, 2. Çoğul kişi çekimiyle Hemşincede aynı forma
girmiştir. Fakat, iki şekil konuşmada yaşamaya devam etmiştir. Dolayısıyla
Hemşincede 2. Çoğul kişi ekinin anlamda yok olması durumu söz konusu değildir.
Diğer
bir benzerlik ise görülen geçmiş zaman ekinin çekiminde görülür. Bunu bir
çekimle göstermek gerekirse:
yes xosetsa → yes xosetsa → “konuşdum”
tun xosetsar → tun xosetsar → “konuşdun”
an
xosetsav → an xosetsav → “konuştu”
menk xosetsank → meg xosetsak → “konuştuk”
tuk xosetsak → tuk xosetsak → “konuştunuz”
anonk xosetsan → aner xosetsan → “konuştular”
Burada görüldüğe üzere yine yukarıda
bahsettiğim gibi 2. Çoğul çekimde /n/ sesi düşmüştür ancak anlamda korunmuştur.
Ermenice görülen geçmiş zaman (di’li geçmiş) eki ise Hemşincede büyük oranda
aynı formuyla varlığını sürdürmektedir. Ayrıca çekim ekleri dışında birçok
yapım eki de Hemşincede varlığını sürdürmeye devam eder biz bunlardan sadece
birkaç tanesine burada değineceğiz.
Hemşince
Ermenicenin bir diyalekti olup onunla tarihsel birlikteliğini zaman içerisinde
kaybetmiştir. Ve sonrasında gelişen süreçte dil ana kaynağından beslenememiş ve
etrafında dominant olan dilden yani Türkçeden etkilenmiştir. Ve bunun sonucunda
da bu dilden ve bu dil üzerinden farklı dillerdeki kelimeleri almıştır. Bütün
bu alınan kelimeler Hemşinceyi Türkçe yapmaz. Ancak bu kelimeleri ve diğer
dillerden aldığı kelimeleri çıkardığımızda Hemşince kelimelerin büyük çoğunluğu
Ermenice de hala bugün yaşar kimisi çok gizli bir şekilde söz öbekleri içine
hapsolmuş, kimisi aynı şekilde, kimisi ise küçük fonolojik ve morfolojik
değişimlere uğrayarak varlığını sürdürür.
Efrayim Yılmaz
Gor Dergisi Sayı 3 Sonbahar 2015
KAYNAKÇA
Şemseddin
Sami, Kamus-ı Türki, Çağrı yay., İstanbul, 2007.
Turkish Armenian
English Dictionary
(Avedikyan): avedikyan.com
Bedros Zeki (Garabedyan),
Ermeniceden-Osmanlıcaya Mükemmel Sözlük, TDK Yay., Ankara, 2009.
Eren, Hasan, Türkçenin Etimolojik Sözlüğü,
Ankara, 1999
Kerovpyan (İşkol), Keğam, Ermenice Sözlük ( Türkçe karşılıklarla), Aras Yayıncılık, İstanbul,
Eylül 2011
Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, TDK
Yay., Ankara, 2009
Fehrenga
Kurdî- Tırkî/ Kürtçe- Türkçe Sözlük/ Kürd Enstitüsü, İstanbul 1992
Türkçe/
Osmanlıca- İngilizce Redhouse Sözlüğü/ Ekim 2014
Nişanyan,
Sevan, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi http://www.nisanyansozluk.com/?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder