18 Şubat 2018 Pazar

Dil-Dialekt tartışmaları noktasında Hemşince: Dil mi Dialekt mi?



Diyalekt ve dil, linguistikte birbirinden ayrılması çok güç ve her daim tartışmaları canlı olan iki tanımdır. Aksan’a göre: “Dialekt (lehçe) bir dilin değişik ülkelerde ve bölgelerde, yine aynı dil birliğinden kimselerce konuşulan değişik biçimidir. Bu başkalaşma zamanla öyle bir noktaya gelir ki lehçe dediğimiz birlikler ayrı bir dile dönüşür.” Ancak ayrı bir dile dönüşmesinden kasıt sadece karşılıklı anlaşılma itibari ile kabul edilebilir çünkü filolojik bir inceleme neticesinde bu iki dilin akraba olduğu gerçeği kolayca görülebilir. 

Dialekt, bir dilin ana argümanlarından kopmadan onun ek, kök değişimlerinin temel prensiplerine sadık kalarak o dilden belli başlı morfolojik, fonetik değişimler geçirerek ayrışması ve zamanla karakteristik özelliklerini belirgin hale getirmesi sürecidir; ama temelde ana dile bağlılığı sağlamdır. Bahsi geçen dialekt incelediğinde arkaik olarak ya da güncel konuşma noktasında ana gövdeye belli noktalardan bağlanır. Bu bağlantı ne denli arkaik olursa ortaya konan tez o denli güçlenir. Çevre kuramına göre birbirinden ters yöne göç ile yola çıkan arkaik öğeler merkezde yani ana gövde de zamanla yok olur. İki konuşmanın birbiri ile akraba olma durumlarını nasıl belirleyebiliriz. Tekin’e göre: “Karşı karşıya getirilen iki ayrı dil ya da diyalekt temsilcisine daha önce kaydedilmiş cümleler dinletilir ve deneklerden anlayabildikleri cümleleri kendi diyalektlerine ya da bildikleri üçüncü ortak dile çevirmeleri istenir. Bundan sonra deneklerin anlayabildikleri cümlelerin ayrı ayrı yüzdesi saptanır. Daha sonra da bunların ortalaması alınarak iki dil ya da diyalekt arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı bulunur.” Bütün bu işlemler sadece iki konuşma arasındaki anlaşılabilirlik oranını verir ancak bizim bundan daha fazlasını merak ediyoruz bu ortaklık gramatikal olarak ne denli korunmuştur ya da hangi noktalarda ne kadar farklılaşmıştır. Bunun cevabını mevcut dili ve onun diyalektini ele alıp karşılaştırma esası ile inceleyerek ve tüm fonolojik, morfolojik, semantik, farklılıkları ortaya koyarak yapabiliriz. 

Bu noktadan hareket edersek Ermenice’nin bir dialekti olan Hemşincenin farklı bir yerde durduğunu göreceğiz. Dillerin içinden çıkan,ayrılan ve farklı karakteristik öğelere bürünen, yeni öğeler kazanan dialektler her zaman aynı yönde değişim ve gelişim geçeirmeyebilirler. Kimi dialektler fonolojik olarak değişim geçirip bu noktadan öteye gidemezken kimi dialektler ise bu değişimin linguistik açıdan hemen her yönünü yaşarlar. Hemşince de bunlardan biridir ve bu dialekt sadece ses (fonem) değişimi geçirmemiştir. Hemşicenin geçirdiği değişim daha özel ve nev-i şahsına münhasırdır. Değişimlere neden olan etkileşimler dini, sosyal, ekonomik, sosyolojik, psikolojik sebepleri barındırır. Çünkü Hemşince ana gövde,dil dediğimiz Ermeniceden ayrılış sürecinden bu yana gelişimini kendi dil ailesi dışında tamamen farklı bir dil olan Ural Altay Dil Ailesi’nin Altay koluna mensup Türkçe’nin Türkiye Türkçesi ve Osmanlı Türkçesi ile Sami kökenli bir dil olan Arapçanın (sadece fonetik) etkisi altında sürdürmüştür. Bu durumda Hemşincenin geçirdiği değişimin sadece fonetik olamayacağının en büyük göstergesidir. Hemşince sadece fonetik değişimlerden değil morfolojik, semantik hatta sentaks (söz dizimi) değişimine dahi uğramıştır. Bunun örneklerini yazımızın ilerleyen bölümlerinde Ermenice Hemşince Türkçe karşılaştırma esasına dayanarak sıralayacağım. Bahsettiğimiz değişim o denli büyüktür ki Hemşin Dialekti kendi dil ailesi olan Hint Avrupa Dil Ailesi’nin esaslarından çok az unsur taşımaktadır. Bunun yerine Türkçenin etkisiyle söz dizimsel olarak Ural Altay dillerine yaklaşmıştır. Peki bu farklılaşmayı yaratan koşullar nelerdir? Ulus devlet otoritesinin olduğu yerlerde dil dediğimiz kavramın tekleşmesi toplumda var olan diğer dil, kültür yapılarının tahrip olmasına neden olur. Tekçi devlet otoritesinin olmadığı yerde diller çok daha çeşitli dialektlere ayrılabilirler. Alman birliğinden önceki, derebeylik çağındaki sosyal durum, Almanyada lehçe sayısı bakımından aşırılığı doğurmuştur. Roma İmparatorluğunun çöküşüyle birçok dialekt, giderek Roman dillerine dönüşmüştür. Coğrafi koşulların zorlaşması dilin korunması sağlamıştır. Yine günümüz dünyasının bir iletişim çağı olması insanlar arasında ki etkileşimi artırmış ve bunun sonucunda da dialektler, ağızlar azalmıştır. Ermenicenin lehçe haritasının çıkarılması ya da varsa bunun Ermeniceden farklı dillere çevrilmesi bu noktada çok önemlidir.

Bizde ilk olarak Ermenice bir paragrafı Hemşince’ye benzerliği noktasında inceleyeceğiz. Sonrasında ise bu iki dil arasındaki temel gramer benzerliklerine bakacağız.




ELMAS DUDUİN KOV
İnç uraxali e mangagan darikı. Hink daregan eğadz ei yev miayn lav dıbavorutünner unei gyanken, pınutünı keğetsig gerever, mart u gentani anmeğ yev pari. Giragi yev don orerı manavant aşxarh imıs gıllar. Mayrıs yergar mazerıs garmir jabavenov mı gı hüser, gabuyd dapadıs, şığarşe şabigıs yev dzağgavor pacgonagıs gı haktsıner. Dznoğnerıs yev azkagannerıs zis tserke tserk gantsınein, gı şuyein, gı hampurein. Ays urax jamerı verç kıdan, yerp or mı yelan zis varbed dudui mı kov tınelu.

ELMAS DUDUNUN YANINDA

Ne kadar mutluydum çocukluk yıllarımda. Beş yaşındaydım ve şu aklımda  o dönemdeki hayatıma dair sadece iyi şeyler var. Doğa çok güzel, insanlar ve canlılar ise günahsız ve iyiydiler. Hele Pazar ve bayram günleri dünyalar benim olurdu. Annem uzun saçlarımı kırmızı bir kurdela ile örer tül gömleğimi ve mavi pantalonumu bana giydirirdi. Anne, baba ve akrabalarım beni elden ele dolaştırır okşayıp, öperlerdi. Ne zaman (gün) geldi  beni Varbed Dudu’nun yanına gönderdiler; işte o zaman bu mutlu günler son buldu.

İncelemeyi metindeki kelime sıralaması üzerinden yapalım. İlk olarak urax, mutlu kelimesine bakalım. Hopa Hemşincesinde şuan için kullanımda böyle bir kelime yoktur ancak kelimede art damaksıl sürtünmeli x sesi hem Ermenice hem de Hemşince için çok önemlidir. Ermeni alfabesinde harfin karşılığı olan temel  işaret / Խ խ/ dır. Hemşincenin Latin harfli yazımında  /x/ işaretini tercih ediyoruz. Daregan kelimesinde ise iki ses olayı mevcuttur ilk ses olayı ile kelime Hemşince’de /r/ sesini kaybetmiştir daha sonra ise ilerileyici ünlü benzeşmesi yolu ile /a/ sesinin /e/ sesini kendine benzetmesi sonucu daragan olmuştur. Bu değişimin ilki olan /r/ sesinin düşmesi ya da değişime uğraması Hemşince’de sık görülen bir durumdur. Değişim daha çok /y/ sesine doğru olurken Erm. dari, yıl  Hemşince dayi, Erm. giragi pazar Hemş. giyagi pazar , Erm. mazerıs saçlarım Hemş. maziyes saçlarım gibi. Bir sonraki önemli değişim ise Ermenice geçmiş zaman eki olan / էի/ “ei” nin uğradığı değişim bu ek zamanla bir ünlüsünü kaybederek Hemşincede sadece /e/ olarak ya da sadece /i / olarak kullanılmıştır. Örnek: Erm. unei/çunei sahiptim,sahip değildim (vardı, olmak mevcut olmak fiili İngilizce be fiilinin was hali gibi) Hemş. une/çune sahiptim,sahip değildim,  sadece /i/ olarak kullanıldığı durumlara örnek, Erm.  gantsıneindolaştırıyorlardı” Hemş. gantsenin dolaştırıyorlardı. Önemli ve kafa karıştırıcı bir değişim ise Ermenice şimdiki zaman çekimin de yardımcı fiil olarak kullanılan /gı/ nın cümlede bulunduğu yerdir. Bu yardımcı fiil Hint-Avrupa dillerinin birçoğunda vardır ve bu dil ailesinin temel esaslarından da biridir ayrıca. Bu yardımcı fiil Hemşincede geçirdiği değişim itibariyle Hemşincenin sentaksını (söz dizimi) da etkilemiştir. Yukarıdaki paragrafta bunun bir örneğide mevcuttur. Ermenice gı haktsıner “giydiriyordu” kelimesinde /gı/ kelimenin başına gelerek çekime girmesini sağlamıştır ve bu Ermenicede dilin ölçünlü,standardize edildiği yerlerde bu şekil yazılmış ve okunmuştur. Ancak yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü Hemşincenin böyle bir dil standardizasyonu olmadığı için kimi yerlerde bu ek olması gereken yer olan kelime başında kalmış kimi yerlerde ise Türkiye Türkçesinin söz dizimine uygun hale getirilmiştir. Örneğin: Erm. gı-udem “yiyorum” Hemş. gı-udim “yiyorum” burada /gı/ nın ses düşmesine uğrayıp Erm. gudem Hemş. gudim olmuştur ve ek bir ses düşmesi sayesinde belki de olması gereken yerde kalmıştır. gı haktsıner örneğinde ise bunun tam tersi olmuştur. Hemşince hakustnegur~haktsenegur “giydiriyordu” şeklinde yazılır ve okunur. Ancak  burada dikkat çekici olan şey şimdiki zaman ekinin,  geçmiş zaman eki olan /er/ in iki sesinin arasına  girmes, hakustne/gu/r şeklini almasıdır. Ancak bu durum dil bilimde açık bir şekilde tanımlanmış olan metatez (göçüşme) durumudur. Metatez kelimenin ek ve hece sıralamasının hiçbir neden olmaksızın yer değişmesi durumudur. Burada da bahsettiğimiz kelime hakustnegur~haktsenegur şeklinde değil Hemşincenin gramer kurallarına uygun olarak hakustnergu~haktsenergu şeklinde yazılıp okunmalıdır. Metatezin söylenişte en dikkat çekici örneği ise şüphesiz Erm. gamurçköprü” Hemşince garmuçköprü” dür. Sonuç olarak batı Ermenicesi ile yazılmış yukarıdaki paragrafta hemşince ve Ermenice arasındaki ilişkinin gramatikal açıdan çok büyük bir benzerliğe sahip olduğunu gördük ve bu benzerliğin sadece konuşmada anlaşılabilirlik olamayacağını vurgulamaya çalıştık. Bu noktada iki dilin birbirinden ayrışması sürecinde Hemşince bulunduğu coğrafyanın dominant dili olan Türkçeden de etkilenmiştir. Ancak bu değişimde diğer dillerin payı yadsınamayacak kadar çoktur.

Hemşince yıllarca Osmanlıca ve sonrasında Türkiye Türkçesi içerisinde varlığını sürdüregelmiş bir diyalekttir ve her komşu iki dil gibi bu iki dilde birbirinden beslenmiştir. Dominant kültür ve dil olarak bu süreçte Türkçenin Hemşinceye etkisi daha fazla olmuştur ancak burada bir noktaya dikkat etmek gerekir. Hemşince  Türkçeden aldığı kelimelerin birçoğuna zaten sahiptir. hats, “ekmek” Türkçeden alıntılanarak “etmek” şeklide kullanılır. Burada demek istediğim şey ise Hemşincenin aslında birkaç istisna haricinde Türkçeden aldığı Öz Türkçe kelime çok azdır. Hemşincenin Türkçeden aldığı kelimeler, çoğunlukla Türkçeye, Arapçadan, Farsçadan, Yunancadan, İtalyancadan, Fransızcadan ve İngilizceden geçmiş ve Türkçenin öz yapısı içerisinde çeşitli formlara bürünmüş ve ardından da Hemşinceye geçmiş kelimelerdir. Yani bu kelimeler modern (Arapça,Farsça kelimeler hariç.) hayatın getirilerinin bir gereği olarak Türkçede kullanılmış ve bu devlet mekanizması içinde bulunan Hemşin halkıda bu kelimeleri kullanmıştır. Hatta bazı kelimeler vardır ki bunların Türkçe üzerinden mi yoksa direkt o dilin kendisinden mi alındığı konusunda büyük şüpheler vardır. Buna örnek olarak ise bir önceki yazımda ayrıntılı olarak açıkladığım şey kelimesi gösterilebilir. Kelimenin Arapça orjinalinin anlamı eşya kelimesinin tekilidir ancak bu kelime Türkçeye çoğul hali yani eşya şeklinde geçmiştir fakat Hemşincede şe “eşya anlamına gelir” şen pe “eşyayı getir” burada görüldüğü üzere Hemşincede eşya şekli pek işlek değildir bu sebepledir ki kelimenin eşya haliyle kullanıldığı Türkçeden ziyade Arapçadan Hemşinceye geçmesi kuvvetle muhtemeldir.

Hemşince Türkçeden etkilenmiştir fakat bu etki aslında günümüzde tahmin edildiği kadar büyük değildir yani ortalama kelime haznesine sahip   olan bir kişi Hemşince konuşurken kullandığı ama Türkçe zannettiği birçok kelime aslen Türkçe değildir. Sadece  Hemşinceye Türkçe üzerinden geçmiş diğer dillerdeki kelimelerdir.

Diğer dillerden (Arapça, Farsça, Yunanca, İtalyanca, Fransızca, İngilizce) gelen kelimeleri ve Türkçeden gelen kelimeleri çıkardığımızda geriye kalan kelimelerin yaklaşık %95 Modern Ermenice ve Eski Ermenicede bulunmaktadır. Bu oranın büyük bir kısmı ise sadece her diyalektin yaşayacağı üzere birkaç fonetik değişime uğramıştır tsun< tsün “kar”, oçxar< voçğar “koyun”, kelox< kılukh “kafa”, arekag~arakag< arev “güneş”, dzum< dzom “oruç”, garmuç< gamurç “köprü” gibi birçok örnek sayılabilir buna. Ancak her dilin modern anlamda yeni kavramları adlandırma ihtiyacı olduğu için Ermenicede dile giren modern kavramlara ad üretmiştir. Dolayısıyla bu kelimelerin Hemşincede olmaması gayet doğaldır bunlara örnek vermek gerekirse: otanav (օդանաւ)uçak”, hanraşarj (հանրաշարժ)     “otobüs”, inknaşarj (ինքնաշարժ) “otomobil,araba”, şokenav (շոքենաւ) “vapur, gemi” heratsayn (հեռաձայն) “telefon”.
            
Morfolojik olarak ise bu dilde en büyük değişim şüphesiz ki Ermenice geniş/şimdiki zaman eylem çekimlerine gelen ön ek /gı/, /կը/ nın Hemşincede yer değiştirmesidir. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz sentaks, söz dizimi değişimidir. Bu değişim kelimelerin etimolojisini yaparken çok fazla yarar sağlar çünkü bahsi geçen ek, söz başına gelerek hatta zamanla asıl kökle tam bir bütünlük kurarak kökün yanlış okunmasına ve değerlendirilmesine yol açabilir. Örnek: gudim “yiyorum” kelime kökü uduş/udel söz başındaki harfin ünlü ile başlaması nedeniyle gı-udim /ı/ sesi düşmüş ve gudim olmuştur. Söz başı ünsüz olan bir kelime ile de örneklendirelim: Կը խօսիմ -gı xosim, Hemşince xosigum “konuşurum”, Կը խօսիս -gı xosis  Hemşince xosigus “konuşursun”,Կը խօսի-  gı xosi Hemşince  xosigu “konuşur”, Կը խօսինք-gı xosink Hemşince  xosiguk “konuşuruz”, Կըխօսիք-gı xosik Hemşince xosiguk “konuşursunuz”, Կը խօսին -gı xosin Hemşinci xosigun    “konuşurlar”.
            
Burada görüldüğü üzere Ermenicede ki bir ön ek Türkçenin Sentaksından etkilenerek kelimenin önüne değil sonu gelmiştir bu nedenle bu durum artık Hemşincenin karakteristik bir özelliği olmuştur. Ve aynı zaman da Ermenice ile Hemşincenin akraba iki dil olduğunun da en önemli kanıtı olmuştur. 1. Çoğul kişi çekiminde xosiguk <Կը խօսինք-gı xosink, /n/ sesinin düşmesi sonucu, 2. Çoğul kişi çekimiyle Hemşincede aynı forma girmiştir. Fakat, iki şekil konuşmada yaşamaya devam etmiştir. Dolayısıyla Hemşincede 2. Çoğul kişi ekinin anlamda yok olması durumu söz konusu değildir.

Diğer bir benzerlik ise görülen geçmiş zaman ekinin çekiminde görülür. Bunu bir çekimle göstermek gerekirse:

yes         xosetsa                        →        yes       xosetsa                        →        “konuşdum”
tun         xosetsar           →        tun       xosetsar           →        “konuşdun”
an          xosetsav         →        an        xosetsav          →        “konuştu”
menk     xosetsank        →        meg     xosetsak          →        “konuştuk”
tuk         xosetsak          →        tuk       xosetsak          →        “konuştunuz”
anonk    xosetsan          →        aner     xosetsan          →        “konuştular”

Burada görüldüğe üzere yine yukarıda bahsettiğim gibi 2. Çoğul çekimde /n/ sesi düşmüştür ancak anlamda korunmuştur. Ermenice görülen geçmiş zaman (di’li geçmiş) eki ise Hemşincede büyük oranda aynı formuyla varlığını sürdürmektedir. Ayrıca çekim ekleri dışında birçok yapım eki de Hemşincede varlığını sürdürmeye devam eder biz bunlardan sadece birkaç tanesine burada değineceğiz.
            
Hemşince Ermenicenin bir diyalekti olup onunla tarihsel birlikteliğini zaman içerisinde kaybetmiştir. Ve sonrasında gelişen süreçte dil ana kaynağından beslenememiş ve etrafında dominant olan dilden yani Türkçeden etkilenmiştir. Ve bunun sonucunda da bu dilden ve bu dil üzerinden farklı dillerdeki kelimeleri almıştır. Bütün bu alınan kelimeler Hemşinceyi Türkçe yapmaz. Ancak bu kelimeleri ve diğer dillerden aldığı kelimeleri çıkardığımızda Hemşince kelimelerin büyük çoğunluğu Ermenice de hala bugün yaşar kimisi çok gizli bir şekilde söz öbekleri içine hapsolmuş, kimisi aynı şekilde, kimisi ise küçük fonolojik ve morfolojik değişimlere uğrayarak varlığını sürdürür.

Efrayim Yılmaz
Gor Dergisi Sayı 3 Sonbahar 2015


KAYNAKÇA
Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, Çağrı yay., İstanbul, 2007.
Turkish Armenian English Dictionary (Avedikyan): avedikyan.com
Bedros Zeki (Garabedyan), Ermeniceden-Osmanlıcaya Mükemmel Sözlük, TDK Yay., Ankara, 2009.
Büyük Türkçe Sözlük (TDK): http://www.tdk.gov.tr
Eren, Hasan, Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Ankara, 1999
Ermenice Sözlük:  www.nayiri.com/search?l=tr
Kerovpyan (İşkol), Keğam, Ermenice Sözlük ( Türkçe karşılıklarla), Aras Yayıncılık, İstanbul, Eylül 2011
Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, TDK Yay., Ankara, 2009
Fehrenga Kurdî- Tırkî/ Kürtçe- Türkçe Sözlük/ Kürd Enstitüsü, İstanbul 1992
Türkçe/ Osmanlıca- İngilizce Redhouse Sözlüğü/ Ekim 2014
Nişanyan, Sevan, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi http://www.nisanyansozluk.com/?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder