Hemşinliler ve Hemşinlilik son yıllarda daha belirgin bir
sosyal ve siyasal ilginin odağı haline geliyor. Hemşinliler üzerine yapılan
tartışmalar ve yayınlardaki artış bunun bir göstergesi. ‘Hemşin gizemi’[2], bütün bu tartışma ve
yayınlara rağmen hala giderilmiş görünmemektedir. Hemşinliler kimdir? Rize’nin
Hemşin ve Çamlıhemşin’de yaşayanlara, oralı olanlara verilen bir ad mı? Yoksa
farklı bir etnik kimlik midir; –sonradan Müslüman olmuş- Hemşinli Ermeniler mi?
Ermenicenin bir diyalekti kabul edilen Hemşinceyi konuşanları mı ifade ediyor?
Yoksa hepsi birden mi? Kökenleri Türk mü yoksa Ermeni mi? Türk iseler neden Ermenicenin
bir diyalektini konuşuyorlar; Ermeni iseler neden Hemşinli adını kullanıyorlar?
Hopa Hemşinlileri ile Rize Hemşinlileri arasında ne gibi bir bağ/fark var?
Hemşinliler neden ve ne zaman nereden geldiler ve nerelere gittiler? Bütün bu
ve diğer soruların yarattığı spekülasyon devam ediyor. Bu kısa çalışma,
Hemşinlilere dair yapılan araştırma ve tartışmalar için konunun kimi
sınırlarını ve sorunları ortaya konulması açısından bir girizgah olarak
değerlendirilmelidir.
Günümüzde Doğu Karadeniz’in Artvin, Rize, Trabzon illerinin
birçok ilçesinde, ayrıca Erzurum, İzmit, Kocaeli gibi illerde kendilerine
Hemşinli diyenlerce oluşan yerleşimler mevcuttur. Genelde, Türkiye’deki Hemşinliler
coğrafik olarak Doğu Hemşin ve Batı Hemşin şeklinde iki ana parçaya
bölündüğü varsayılmaktadır. Doğu Hemşin
Artvin’in Hopa ve Borçka ilçesindeki Hemşin köylerinden oluşmaktadır. Batı Hemşin’in genellikle Rize ili Çamlıhemşin,
Hemşin, Pazar, İkizdere, Çayeli ve Fındıklı ilçelerindeki Hemşin köylerini içerdiği
düşünülür. Bu coğrafi bölümlenmenin aynı zamanda dil itibariyle kültürel bir
ayrımı da ifade ettiği iddia edilmektedir[3]. Batı Hemşin’de Türkçe
ağızlar konuşulmasına karşılık doğu Hemşinlilerin ikidilli olduğu ve “Homşetsma-Hemşince”
denilen bir Batı Ermenice ağzını da konuştuğu kabul edilmektedir[4].
Türkiye dışında, Kırgızistan, Kazakistan, Abhazya ve Rusya’da
yaşayan Hemşinli gruplar da mevcuttur. Bu Hemşinliler de kendi aralarında iki
gruba ayrılmaktadır. Kırgızistan ve Kazakistan’da yaşayan Hemşinliler, 1. Dünya Savaşı
sonunda Rusya ve Türkiye arasındaki resmi sınırın belirlenmesiyle Batum ve
havalisinde kalan, 2. Dünya Savaşı öncesinde de buralara sürgün edilen anadili
Homşetsma olan Müslüman Hemşinlilerdir. Abhazya’da yaşayan Hemşinliler ise,
kimi hukuk mücadelesi sonucunda kimi de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından
sonra Kırgızistan ve Kazakistan’dan bu bölgeye göç edenlerdir. Bu gruptakilerin
Hopa Hemşinlileri ile canlı akrabalık bağları olduğu gözlenmektedir. Rusya'da (Krosnodar ve
Moskova) yaşayan, Osmanlı döneminde Hemşin'den ayrılmak zorunda kalmış ve
1915'e dek Samsun, Ordu, Trabzon ve Giresun'a göçerek o
bölgelerde yaşamış, 1915 kırımından kaçarak bu bölgeye yerleşmiş Hemşinliler,
anadili Homşetmayı/Hemşinceyi konuşmakta olan Ermeni apostolik kilisesine
bağlı Hıristiyan bir gruptur.[5]
Hemşinlilik: Dil, köken sorunu ve ‘unutulanlar’
Bu kısa sınıflandırmadan da anlaşılacağı gibi, Hemşinlileri
tek yönlü (sadece etnik, sadece kültürel ya da sadece teritoryal olarak)
kimliklendirmek oldukça zor görünmektedir. Rusya’da yaşayan Hristiyan
Hemşinliler kendilerini Hemşinli Ermeniler olarak kabul etmektedirler. Oysa
diğer Hemşinli gruplar bu netlikte kendilerini tanımlayamamaktadırlar.
Hemşinlilik kimliğinin tanımlanmasında karşılaşılan en önemli güçlük dil ile
ilgilidir. Dil bir kimliği tanımlamak için önemli bir araçtır. Çünkü bir dilin
mevcudiyeti, etnik kimlik tanımlamasında kullanılan diğer araçlar olan, ortak
tarih ve yurt birliğinin olmasını gerektirir. Günümüzde Batı Hemşinliler dışındaki Hemşinliler günlük yaşamlarında
Homşetsma/Hemşince konuşmaktadırlar. Hemşince Ermenicenin bir diyalekti olduğu
bu alanda çalışmış dilbilimcilerce kabul görmüş bir anlayıştır.[6] Batı Hemşinlileri ise yer-yöre, kapkacak, bitki vb. adları dışında
bildikleri çok az Hemşince kelime var. Bazı araştırmacılar[7], Batı Hemşin’deki Türkçe ağızlarda Hemşince’den geçen alıntı
sözcükler bulunmakla birlikte, bunun bölgede yaşamış olan Ermenilerden kalma
olduğunu ve Hemşince’nin batı Hemşinliler tarafından asla anadil olarak
konuşulmadığını iddia etmektedir. Diğer yanda, başka bazı araştırmacılar da[8], Hemşince’nin batı
Hemşin’de anadil olarak konuşulmuş olduğunu ancak bugün tamamen unutulmuş
olduğunu iddia etmektedir. Hopa Hemşinlilerinin Hemşince’yi yaşatmayı
başarmalarına karşın Rize Hemşinlilerinin ‘unutmuş’ olmaları açıklanması gereken
önemli bir sorundur.[9] Diğer taraftan, her iki
durumda da, en başta cevaplanması gereken ama en sona bırakılan, direk
sorulmaktan kaçınılmış olan soru şudur: Hemşin’de yaşayan Ermenilere ne oldu?
Bu soru cevaplanmadan Hemşinlilik kimliği tartışmalarına girişildiği için de
sorun alan-dışı kaygılar ve korkularla tartışılmaya devam edilmektedir.
“Batı Hemşinlileri” ya da “Rize Hemşinlileri” tanımlaması da sorunludur,
dolayısıyla açıklanması gerekir. “Rize Hemşinlileri”, Cumhuriyetle beraber iki
ilçeye bölünen Hemşin bölgesinde yaşayan ve oralı olan herkesi kapsayan bir
tanımlamadır. Eğer dil üzerinden bir Hemşinlilik kimliği tanımlayacaksak, “Batı
ya da Rizeli Hemşinliler”in Hemşinceyi sadece “unuttukları” değil hiçbir zaman
öğrenmedikleri de doğrudur. Çünkü tarihten biliyoruz ki, Osmanlı egemenliği
altında bu yöreye birçok Müslüman-Türk ailenin yerleştirildiği sanılmaktadır.
Dolayısıyla, ne dil ne de bir-yerlilik açısından kendine
Hemşinliyim diyenleri kapsayacak bir Hemşinli kimliği tanımlaması yapılması güç
görünmektedir. Din, dil, tarih ve diğer kültürel öğeler bakımından birçok
farklılık bir aradadır. Bir etnik kimlik olarak Hemşinlilik, “Batı ya da Rize
Hemşinlileri”nin hepsini kapsamamaktadır. Lazca konuşan/bilen Lazlar dışındaki
Hemşinliler (yani Ç.Hemşin ve Hemşin ve diğer ilçelerde yaşayanlar, oralılar)
için kimin etnik kimlik olarak Hemşinli olup olmadığını ortaya koymak, ancak Osmanlı
döneminde buralara yapılan iskânlarla ilgili belgelere bakarak ailelerin
soyağaçalarının çıkarılmasın gerektirmektedir. Rusya’daki Hemşinliler için
Hemşinlilik zaten oralı olma/oradan gelme anlamına gelmektedir ve etnik köken
tartışmasının dışındadırlar; kendileri Ermeni olarak kabul etmekteler ve Ermeni
apostalik kilisesine bağlılar.
Gordion
düğümü: Hopa Hemşinlileri
Hemşinli kimliği tartışmasında kilit halka Hopa
Hemşinlilerinin durumudur. Çünkü sadece Hopa Hemşinlileri Hemşinceyi yani
Ermeniceyi konuşmaktalar. Buna karşılık Hopa’ya nereden (Çamlıhemşin?), ne
zaman ve niye geldiklerine dair henüz gün yüzene çıkmış bir bilgi yoktur. Hopa
Hemşinlileri, dil vb. açıdan etnik kimlik görünümüne sahip olmalarına rağmen, Rize
Hemşinlileri kadar araştırma konusu edilmemiştir. Hopa Hemşinlilerine dair saha
araştırmalarına yer veren Biryaşam[10] dergisinin bu açıdan
önemli bir adım olduğuna dikkat çekmek gerekir. Biryaşam dergisinde yayınlanan
folklorik derlemeler ve yazılar, söyleşiler Hopa Hemşinlilerine dair önemli
bilgiler sunmaktadır bize.
Hopa Hemşinlilerinin ne zaman, hangi nedenlerden ötürü ve
hangi yolla buralara geldiğine dair yazılı bir kaynak bilinmemektedir. Konu ile
ilgili sözlü tarih çalışmaları çok yeni olduğundan, yerleşim konusunda çok
fazla geriye gidilememektedir. Hopa köylerinde yaptığımız araştırmamızda,
birçok ailenin 3.-4. kuşak atalarına dair bilgilere erişilememiştir (Hopa’nın
en büyük Hemşinli köyü olan Başoba’da Osmanlı dönemine ait 5 adet mezar tespit
edilmiştir). Bölgeyi 1640 yılında dolaşmış olan Evliya Çelebi, buradaki halkın
tamamının Lazlar ve bir kısmının da Rum olduğunu belirtmiştir.[11] Resmi
Türk tarihçilerinden olan Fahrettin Kirzıoğlu, Yavuz Sultan Selim dönemine ait
1516 tarihli “Trabuzon Mufassal Tapu Tahrir Defteri”ne dayanarak, bu tarihlerde
Hopa’nın Arhavi’ye bağlı bir nahiye olduğunu, buralarda yaşayan 23 Hıristiyan
“ra’iyyet”in “martalos”[12] kaydedildiğini
belirtmektedir.[13] Kırzioğlu,“Trabzon
Sancağı Mufassal Tapu Tahrir Defteri”e dayanarak, “Nahiye-i Laz” hakkında “Arkhave”,
“Viçe”, “Khopa”, “Makriyalu”, “Misopotamya”, “Yakovid” dahil 35 köyden
oluştuğunu ileri sürmektedir[14]. Zeki Koday’ın
çalışmasında Başoba (bugün Hopa’daki en büyük Hemşinli köyü) olduğunu
belirttiği “Vilayeti Bagobit” hakkında ise Kırzıoğlu aynı belgeye dayanarak
şunları aktarıyor: “Vilayet-i Bagobit ki
(Başoba Köyü-Z.Koday) haric-i ez-defterdir. Hopa ile şimdiki sınıra yakın
Kemalpaşa (Makri-Yalu) arasındadır;
hepsi beşi bulan köylerin (Başköy, Esenkıyı, Yoldere, Çavuşlu, Koyuncular-Z.Koday)
geliri yerli Hıristiyan ‘martolos’lara bırakılmıştır.”[15] Kırzıoğlu, yukarıda adı geçen belgeye
dayanarak 1966 yılında Türk Folkloru Araştırmaları dergisinde yayınlanan yazısında
“Vilayet-i Bagobit”in köylerini şöyle aktarmaktadır: “1) Bagobit, halkı
Hıristiyan; Martolos tmarı. 2) Lukhabe, Martolos tımarı. 3) Erçid, Martolos
tımarı. 4) Şokh-Khibe, Martolos tımarı. 5) Âbıs-Çine, Martolos tımarı. 6)
Bakho.”[16] Zeki Koday, 1486’da Kemalpaşa’nın
47 hane Hıristiyan’dan oluştuğunu ve Yagobit nahiyesi olarak adlandırılan
(Başoba-Hopa) merkezde 68 hanenin bulunduğu ayrıca bu merkezin 1515 yıllarında
daha yeni kurulduğu aktarmaktadır. Aynı defterde 1520 yılında Yagobit (Başoba)
ve İskele (Hopa)’nın nahiye merkezleri olduğu, Yagobit’in bir merkez ve altı
köyden, İskele’nin (Hopa) ise bir merkez ve sekiz köyden oluştuğu
belirtilmiştir.[17]
Yukarıdaki bilgilerden 1515 yılında yeni kurulan bir köy olan
Başoba’da yaşayanların Lazlar ve Rumlar olduğu anlaşılmaktadır. Sözlü tarih
çalışmaları da Başoba’daki arazilerin Lazlardan Hemşinlilere geçtiği bilgisini
desteklemektedir. Bugün hala Hemşinlilerin yaşadığı köylerdeki bazı yerlerin
Laz sahiplerinin isimleri bilinmektedir. Bazı Hemşin köylerinin isimleri de
Lazca’dır (Yoldere’nin eski adı Jürpici’dir ve “iki kardeş” demektir). Yine de
Hemşinlilerin Hopa’ya göçlerinin ne zaman başladığına dair kesin bilgilere
ulaşmış sayılamayız. Hemşinliler üzerine yapılan tarih çalışmaları da Hemşin’den
Müslümanlaştırma sürecindeki göçlerin Batıya doğru olduğu bilgisine yer
verilmektedir.
Hemşinlilerin
15. yüzyıldan itibaren, Trabzon’dan başlayarak tüm Doğu Karadeniz’in Osmanlı
İmparatorluğu’nun eline geçmesiyle İslam'ın etkisine girdiği düşünülebilir. Fakat
sürece dair yeterli bilgi mevcut değildir. Genel kanı Müslümanlaşma sürecinin
18. yüzyılın ortalarında tamamlandığı, Hıristiyan kalmayı tercih edenlerin ise başta Trabzon
olmak üzere diğer Karadeniz kentlerine dağılmış oldukları yönündedir.[18] Hemşinlilerin
Müslümanlaş(tırıl)ma sürecine dair önemli bir belge yakın zamanlarda Sergey
Vardanyan tarafından yayınlanmıştır.[19] Venedik Mkhitar Manastırı
üyesi Poğos vardapet Meheryan, hayatını anlattığı kitapta 1776 yılında
Hemşin’deki Khevak köyüne gidişini ve köyde yaşadıklarını aktarmaktadır: “[…]yanıma
Ter Petros’u, Ter Avetis’i ve Hemşinli Ter Serobe’yi alıp Hamamşen’deki Khevak
köyüne gittik[…] Köye girince köydeki Türkleşmiş erkekler ve kadınlar
sağdan-soldan elimi öpüyorlardı. Serobe’nin evinde kaldık. Varlıklı amcaları
vardı. İlkin evde masa kurduk ve […] ayin yaptık. Ayini görmeğe Türkleşmiş
olanlar da geliyorlardı. Onlara, ‘Burada kilise var mı’ diye sordum. ‘Evet,
var, ama yıkık’ dediler. Kiliseyi tamir etmenin kolay olduğunu görünce hemen
tamir ettim[…] ve üç papazla ayin düzenledik. Gel gör ki ayin zarfında
dinlerini değiştirenler kiliseyi doldurdular.”[20]
Hıristiyan geçmişten günümüze pek bir şey kalmamış gibidir. “Kara
gemi ön gider/ön gider de yan gider/Hemşin’in gelinleri/İslam’a kurban gider”[21] gibi birkaç masal, mani,
kilise ve manastır kalıntıları… Hemşin’deki manastır ve kiliselerde yazılan
Ermeni alfabesiyle Hemşince metinlerin Küdus’teki Ermeni Patrikhanesi’nde
olduğu belirtilmiştir.[22] Rize Hemşinlileri eski
bir Hıristiyanlık geleneği olan Vartavor’u bir yayla şenliği olarak hala devam
ettirmelerine karşılık Hopa Hemşinlilerinde Hıristiyanlık dönemine ait
neredeyse hiçbir iz yoktur. Bugünkü Hopa Hemşin köylerinin bazılarında Kilise
olarak adlandırılan yer isimleri bulunmakla birlikte bunların Hemşinlilerden
önceye ait olması ihtimali yüksektir. Dolayısıyla Hopa Hemşinlilerin bu bölgeye
Müslümanlaşma sürecinden sonra geldikleri ileri sürülebilir.
Bugün Hopa ve Kemalpaşa’da
birçok Hemşin köyü vardır. Başoba/Ğigoba, Yoldere/Jürpici, Çavuşlu/Çavuşin,
Koyuncular/Zaluna, Eşmakaya/Ardala, Güneşli/Tzağista, Balıklı/Zendit,
Hendek/Garç, Pınarlı/Ançuroğ, Kaya Köyü/Ğalvaşi, Çamurlu/Çançağan, Şana,
Üçkardeş, Köprücü, Osmaniye, Karaosmaniye/Ğetselan, Akdere/Çölüket,
Kazimiye/Veyi Sarp. Hemşin köylerinin genelinde kardeş aileler/sülaleler
yaşamakla birlikte Başoba, Ardala ve Hendek köylerinin birbirinden bağımsız
ailelerden oluştuğu, dolayısıyla yerleşim süreçlerinin de farklı zamanlarda
olduğu sanılmaktadır. Sadece Üçkardeş ve Köprücü’de Hemşinliler Lazlar ve
Rizelilerle beraber yaşamaktadırlar. Kemalpaşa’daki Hemşinliler Hopa’dan
giderek oraya yerleştikleri anlaşılmaktadır. Yani Hemşinliler ilkin Hopa’nın
köylerine yerleştikten belli bir süre sonra Kemalpaşa’ya yerleşmeye
başlamışladır. Bu yerleşimlerin, tarıma ve hayvancılığa daha elverişli olan
Kemalpaşa’daki arazilerde tarım işçiliği ya da yarıcılık yapan Hemşinlilerin
sonraları işlenen arazileri sahiplerinden satın alınarak başladığı anlaşılmaktadır.
Kemalpaşa köylerindeki sülalelerin bir kısmı Hopa’dadır ve bunlar ‘ana
ocaklarının’ Hopa’daki köyler olduğunu söylemektedirler.
‘Modern’ dönüşüm:
Asimilasyon
Sosyo-ekonomik gelişmeler
Hemşinlilerin kültürel ve siyasal hayatlarını da belirlemiştir. Hopa
Hemşinlileri, Hemşince konuşan tek Hemşinli gruptur. Hopa Hemşinlilerinin
dillerini koruyabilmiş olmaları genellikle kapalı köy yaşamına bağlanmaktadır.
Tarım ve hayvancılıkla sürdürülen içe dönük köy yaşamı, hem dilin kuşaktan
kuşağa aktarımına hem de belli geleneklerin sürdürülmesine olanak sağlamıştır.
Bu durum, Cumhuriyet dönemiyle değişmeye başlamıştır. Cumhuriyet’le beraber
merkezi eğitim ve öğretim sisteminin kurulması gelişmesi Türkçeyi öğrenmeyi
zorunlu hale getirmiştir. Diğer taraftan ekonomik olarak artık kentleşmeye ve
ticarete atılanlar ticaretin dilini öğrenmek, itibarlı mesleklerde çalışmak
için devletin resmi dilini anadili gibi öğrenmelerini gerektiriyordu.
Birçok Hemşinli Türkçeyi
okulda öğrenmiştir. Bu durum 1980’lere kadar sürdüğü anlaşılmaktadır. Okullarda
Türkçe dışında bir dil kullanımının yasak olmasının yanı sıra okul yönetimleri
aileleri de ev ortamında çocuklarla Türkçe konuşmaya zorlamışlardır.
Çocuklarının iyi bir eğitim alarak itibarlı mesleklerde çalışmasını isteyen
aileler de ev ortamında Türkçe konuşmaya başlamışlardır. Buna rağmen Hemşince
de konuşulmaya devam edilmiştir ama Türkçe konuşma baskısı Hemşincenin
zayıflamasına, fakirleşmesine neden olmuştur. Eskiden herkes Hemşince konuşur
ve anlarken şimdilerde yeni nesilden birçok çocuk Hemşinceyi çok az
anlamalarına karşılık konuşamamaktadırlar.
Önceleri Hopa merkezde
hemen hemen hiç Hemşinli yokken 1970’li yıllardan itibaren tarım ve
hayvancılığın gerilemesiyle beraber artan ticari etkinliklerine bağlı olarak bugün
artık nüfusun yarıya yakınını oluşturmaktadırlar. Hemşinlilerin Hopa ilçe
merkezine ‘inmeleri’ hiç de kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Hopa’nın Laz ve
Hemşinlileri arasında, bugün bile hafızalarda yerini koruyan ve güncel
gelişmelerde “Laz-Hemşin ayrımı/çatışması” olarak zuhur eden geçimsizlikler
yaşanmıştır. İlçe merkezindeki Laz ağalarının kendilerini Hopa’ya sokmadıkları,
satmak amacıyla pazara götürdükleri mallarına bu ağaların adamları tarafından
el konulduğu, kendilerine karşı şiddet uygulandığı yönlü ‘anılar’ Hemşinlilerin
toplumsal hafızasında yerini korumaktadır.
Önceleri ekonomik faaliyet
alanı mısır ve bahçe tarımı ile hayvancılık ve orman ürünleri olan Hemşinliler,
zamanla zanaat işlerinde ve taşımacılık sektörlerinde ticarete başlamışlardır. Ailelerin
büyüyerek parçalanması, uzun yıllar sürüler için kışlık yatak işlevi gören
Batum ve çevresindeki Hemşinlileri 1940’larda sürgün edilerek sınır geçişinin
kati bir şekilde kapatılması, Ardahan, İspir, Oltu gibi yerlerdeki yaylalarda
sürdürülen hayvancılığın koşullarının zorlaşması, Hemşinlilerin de yüzlerini
kentlere ve ticarete çevirmelerini getirmiştir. Hemşinlilerin zanaatçılık ve
ticaret alanındaki gelişimleri açısından uzun yıllar Hopa merkezde fırıncılık
ve pide ustalığı yapan Hızır Yazıcı şunları anlatmaktadır[23]: “1935 yılında
fırıncılığa başladım. Altı tane fırın vardı o zaman. Hemşinli olarak beş tane
esnaf vardı, Hopa’da. Koyunculardan Muhammed, Yağcılar’dan iki kardeş, Şükrü
Akbıyık’ın dedesi de fırıncıydı. Zendit’ten Topal Cemal’in babası Harun, bir de
Mehmet Topaloğlu vardı. Altıncı ben oldum. Gerisi hep Lazlardandı. Kibaroğli,
Tosunoğlü, Mustoğli, Vacoğli… bunların hepsinin sürüleri vardı. 40’lara kadar
böyle.”
Hopa, 1972’de açılan liman
işletmelerinden önce ticaret açısından çok faal bir yer olmamasından dolayı
diğer Hopalılar gibi Hemşinliler de Ardahan, Murgul, Batum, hatta Zonguldak
gibi çevre il ve ilçelerde işçilik yapmışlar, oralarda öğrendikleri
zanaatlarını sonradan Hopa’da ve başka yerlerde sürdürmüşlerdir. 1970’li
yıllarda bölgede devlet teşvikiyle çay tarımının başlamasıyla mısır ve bahçe
tarımından vazgeçilmiştir. İlk başlarda çaya verilen teşviklerin yüksek olması
bütün tarıma elverişli arazilerin çay bahçesi yapılmasını getirmiştir. Çay
tarımı aynı zamanda hayvancılığa da alternatif oluşturmuştur.
Hopa limanın açılması ve
çay tarımı ile birlikte taşımacılık sektörü hızla gelişmeye başlar. Bu süreçte
birçok Hemşinli de taşımacılık sektörüne girmişlerdir. Şoförlük ve fırıncılık
adeta Hemşinlilerle özdeşleştirilmektedir hala. İlk başlarda başkalarının
yanında şoför olarak başlayan süreç zamanla kimi ailelerin ortaklık kurması
yoluyla şirketleşmelere tekâmül etmiştir. Koyuncular, Yalçınlar, Dalkılıç,
Yenigüller gibi birçok Hemşinli nakliyat firması sektörde önemli bir ağırlık
kazanmışlardır. Özellikle 1990’lı yıllarla beraber eski Sovyet ülkelerine
ticaretin başlamasıyla karlarını hızla katlayan taşımacılık sektöründeki
şirketler yavaş yavaş montaj sanayine adımlar atmaktadır. Bugün artık bütün
ticaret alanlarında Hemşinli girişimciler varlıklarını sürdürmektedirler.
Ekonomik alandaki artan
etkinliğe bağlı olarak siyasal ve sosyal yaşamda da Hemşinliler öne çıkmaya
başlamışlardır. Hopa Belediye Başkanlığına ilk kez 2004 yılında bir Hemşinli
seçilmiştir. Şoförler Odası Başkanı İsrafil Kotil, Hopa Ticaret ve Sanayi Odası’nın
eski başkanı Engin Koyuncu Hemşinlidirler. Bürokraside, eğitim ve sağlık alanı
gibi devlet memurluklarında birçok Hemşinli bulunmaktadır.
Türkiye açısından önemli
bir siyasal dönemeç olan 1974-1980 arası ve 1980 askeri darbesinin etkilerinden
çıkılmaya başlandığı 1990’lı yıllardan sonra sağda da solda da ‘partizanlık’
yapanlar Hemşinliler olmuştur. Bu durumu açıklamak için çok katlı bir yol tutturmak
gerekir: Birinci olarak, Hemşinliler sosyal ve ekonomik olarak piyasa ve
kentleşme süreçlerine sonradan dahil olmuşlardır. Örneğin ilçe merkezinde
yaşayan Lazlar devletle iç içe iken (kentli olmanın avantajıyla modernleşme
sürecine daha erken dâhil olmuşlardır)
Hemşinliler bu sürece çok geç girmişlerdir. Hemşinliler, 1980’lerde bile
kendi köy yollarını imece ile yapmışlardır. İkinci olarak, devletin “tek dil
(Türkçe), tek millet (Türk)” anlayışına karşı ayrı bir anadilleri olan
Hemşinliler ‘doğal’ olarak bir ötekileşmenin öznesi olmuşlardır. Dolayısıyla
onların sosyal ve siyasal talepleri daha çok muhalif siyasetlere, 1970’li
yıllardan itibaren de “Karaoğlan” Bülent Ecevit’in CHP’sine ve özellikle
gençlik kesimleri de daha çok devrimci sol siyasetlere meyletmişlerdir.
Diğer taraftan, Hemşinlilerin
önemli bir kesimi de, ekonomik alanda yükselmenin bir yolu olarak devlet
çizgisindeki partilere yakın durmayı tercih etmektedirler. Aslında bu ‘devletçi
çizgi’nin bilinçaltında başka bir ‘kaygı’nın yattığını söyleyebiliriz:
Ermenilik. Hemşinliler, kendilerinin Müslümanlaşmış Ermeniler olarak
görüldüklerinin farkındalar ve bazıları bu imajdan kurtulmak için sağ partilere
yakın durmak istemektedirler.
‘Postmodern’ dönüşüm: Kimliğinin
Keşfi
Hemşinliler açısından
kimlik konusu asıl olarak 90’lı yılların sonuna doğru gündemleşmeye
başlamıştır. Bunda çok farklı etkenler rol oynamıştır. En başta, Kürtlerin
kimlik temelli siyasetinin ülke çapında yarattığı sarsılmadır. Kürt
hareketlerinin anadil ve kültür konularındaki talepleri, Cumhuriyet rejiminin
asimilasyona tabi tuttuğu diğer etnik kimliklerde de ‘resmi ideoloji’ye karşı
uyanışı sağlamıştır. Kürtlerden sonra, Hemşinlilerle yan yana yaşayan Lazların
dil ve kültür alanındaki uyanışları ve özellikle Lazca müzik alanındaki
gelişmeler takip etmiştir.
Cumhuriyet tarihi boyunca
Türk olmayan etnik kimliklere karşı yürütülen asimilasyon çalışmaları, bu
altkimliklerde farklı psikolojilerin oluşmasına neden olmuştur. Asimilasyon,
Türkçe’yi devletin dili olmanın yanı sıra modernliğin, kentli olmanın dili ve
kültürü olarak da beyinlere kodlamıştır. Dolayısıyla yerel diller bir tür
‘yabanilik’, geri kalmışlık, köylülük ile özdeşleştirilerek ‘utanılacak’ bir
hal olarak telakki edilmesini sağlamıştır. Kamusal alanda Türkçe dışında bir
dil kullanmak ayıplanır hale gelmiştir. Kürtlerin kültür ve dil alanındaki
mücadeleleri, sonrasında Lazların onları takip etmeleri en başta bu
psikolojinin berhava olmasını sağlamıştır. Farklı etnik kimlikler kendi
dillerine, müziklerine daha açık yüreklilikle sahip çıkmaya başlamışlardır.
Hemşinlilerin de yokoluşa
giden dillerine ve kültürlerine sahip çıkmaya başlamalarında bir Laz müzisyen
olan Kazım Koyuncu’nun albümlerinde Hemşince şarkılara, manilere yer vermesinin
büyük etkisi olmuştur. Kısa zamanda çalışmaları ülke çapında popülerlik kazanan
Kazım Koyuncu hem Lazlar hem de Hemşinliler için yukarıda ezcümle tarif edilen
psikolojinin dağılmasında büyük katkısı oldu. Kazım Koyuncu’dan sonra bir çok
Hemşinli genç, o zamana kadar nenelerinin mahfuzlarında saklı kalan,
anadillerinin şarkılarını keşfetmeye, hatta Hemşince yeni şarkılar yapmaya
başladılar. Teknolojinin imkanlarından da kullanarak bu şarkıları, sözcük
derlemelerini sosyal paylaşım ağlarında yayınlamaya başladılar. Müzik alanında
Gökhan Birben, Bizim Yaşar (Kabaosmanoğlu), Aydoğan Topal, Vova, Aydoğan
Yılmaz, Salih Yılmaz, Meluses gibi birçok kişi ve grup Hemşince şarkılardan
oluşan albümler çıkardılar. Hemşinlilerle ilgili araştırmalar, derlemeler
sosyal paylaşım ağlarında ve bloglarda yayınlandı. Hopa’da yayınlanan Biryaşam
dergisinde ilk kez Hemşince-Türkçe (iki dilde) yazılara yer verildi. 2012
Mart’ında İstanbul’da HADİG (Hemşin Kültürünü
Araştırma ve Yaşatma Derneği) kuruldu.
Kültürel
alandaki bu gelişmeler Hemşinliler açısından kimlik sorunlarının çözümü
konusunda farklı eğilimler de yaratmıştır. Hemşinli kimliğinin en önemli
parçası olan dilin korunması nasıl sağlanacaktır? Bu konuda sadece mevcut
kullanılan kelime dağarcığının korunmasıyla mı yetinilecek yoksa Hemşincenin
anakaynağı olan Ermenice ile temas mı kurulmalı? Kürtler ve diğer etnik gruplar
gibi, Hemşincenin yaşatılması için, Hemşinlilerin yaşadığı yerlerde okullarda
en azından seçmeli dil olarak okutulması talep edilmeli midir? “Hemşin kültürü”
derken ne kastediliyor? Daha birçok soru karşısında Hemşin kimliğine sahip
çıkanların kafası karışık durumda.
Hemşinliler
hakkında özet bibliyografya:
1.
Ak, Orhan Naci (2000). Rize Tarihi. Rize Halk Eğitim
Merkezi Müdürlüğü Yayınları
2.
Alexandre Manvelişvili, Biçi Tezelişvili, İvane Cavahişvili, J.
Gogebaşvili, Mariam Lortkipanidze, Mihako Tsereteli, Tsate Batsaşi, Yuri
Siharulidze; Trabzon'dan Abhazya'ya Doğu Karadeniz Halklarının Tarih ve
Kültürleri. Sorun Yayınları. (1998).
4.
Vaux, Bert "Hemshinli: The Forgotten Black Sea Armenians”
-, Harvard University" (İngilizce). 20 Nisan 1996.
5.
Bıjışkyan, P. Minas (1998). Pontos Tarihi. Chiviyazıları
Yayınevi.
6.
Biryol, Uğur (2007). Gurbet Pastası: Hemşinliler, Göç ve
Pastacılık. İletişim Yayınları
7.
Bostan, M. Hanefi (2012). Arşiv Belgelerine Göre Karadeniz’de Nüfus
Hareketleri ve Nüfusun Etnik Yapısı, Nöbetçi Yayınları
8.
Bryer, Anthony (1975). Greeks and Turkmens: The Pontic
Exception.
9.
Cuinet, Vital (2001). La Turquie d'Asie: géographie
administrative, statistique, descriptive et raisonnée de chaque province de
l'Asie-Mineure. Isis Press.
11.
Dadoyan, Seta B. (1997). The Fatimid Armenians: cultural and political
interaction in the Near East. Brill.
12.
Dumézil, Georges (1964). Notes sur le parler d'un Arménien
musulman de Hemsin. Académie royale de Belgique.
14.
Gündüz, Ali (2002). Hemşinliler –Dil, tarih, kültür. Ardanuç
Kültür Yardımlaşma Derneği
16.
Hemşin Ve Hemşinli Ermeniler (2006)- Soçi Konferans makaleleri, Yerevan,
Ermenistan
17.
İ. G. Güvenlioğlu, M. U. Hiçyılmaz, M. Gürdal, Rize, Hemşin
İlçesi, Tarihi Mezar Kitabeleri, İstanbul, Kaknus yayınları
18.
Işık, Adem (2001). Antik Kaynaklarda Karadeniz Bölgesi, Türk Tarih Kurumu
19.
Işık, Op. Dr. Yusuf. Kaçkarların Üç Yamacı - Hemşin coğrafyası, Yeşil
ispir Dergisi
21.
Kirzioğlu, M. Fahrettin (1994). Karadeniz Bölgesindeki Türk Boylarından
Lazlar ve Hemşinliler’in Tarihçesi, Rizeliler Derneği
22.
Kirzioğlu, M. Fahrettin (1998). Osmanlılar’ın Kafkas-Ellerini Fethi
(1451-1590), Türk Tarih Kurumu
23.
M.Ali Sakaoğlu - Dünden Bugüne Hemşin: Kardenizden Bir Tarih (Yeniyurt
yayınları 1990)
24.
Öztürk, Özhan (2005). Karadeniz Ansiklopedik Sözlük 2 Cilt. Heyamola
Yayınları.
26.
S. Arıcı, Dambur Tarihi, Hemşin-Purim Etimolojik Sözlüğü, 1.
Basım, İstanbul. Kızkulesi yayıncılık, 2008
27.
Sahakyan, Lusine (2012). HemşinYeğnovit- Elevit Yerleşim Biriminin Tarihi
ve Bu Yer İsminin Etimolojisi: YDU Yayınları, Yeravan-Ermenistan
28.
Simonian, Hovann H. (2007). The Hemshin: history, society and identity in the highlands of northeast
Turkey.
Routledge.
29.
Soysü, Hale (1992). Kavimler
Kapısı,
İstanbul, Kaynak Yayınları
30.
Taşpınar, Ali (2004). Rize Tarihi.
31.
Trabzon Vilayeti Salnamesi, hazırlayan: Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993;
Serender yayınları
32. Yılmaz, Remzi (2003).
Hemşin’in Tarihi Köklerine Doğru, Kumsaati Yayınları
[1] Bu yazı Toplumsal Tarih, Ağustos 2013 sayı 236 Hemşinliler: Nereden
geldiler nereye gidiyorlar” başlıklı yazının düzenlenmiş ve kısaltılmış
halidir.
[2] “Hemşin Gizemi”, 1996 yılında Belge
Yayınları tarafından Levon Haçikyan’ın “Hamşen Ermenileri Tarihinden Yapraklar”
kitabının Türkçe baskısına verilen addır.
[3] Gülsen
Balıkçı, “Rize-Pazar/ Akbucak, Ortayol ve Uğrak köylerinin etnik yapıları”,
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, (Ankara:Ankara Üniversitesi, 1997), s.43;
Levon Haçikyan, Hemşin gizemi, (İstanbul: Belge Yayınları, 1996), s.53; Ali
Gündüz, Hemşinliler, (Ankara: Ardanuç Kültür Dayanışma Derneği, 2002), s.54; Peter
A. Andrews, Türkiyede etnik gruplar,
(İstanbul: Ant, 1992), s.181-182. Aktaran, Ayşenur Kolivar “Bir
Hemşin köyünde konuşulan Türkçe ağız üzerine düşünceler”; http://www.biryasam.com.tr/Detay/39: erişim tarihi:25/02/2012
[4] Ayşenur
Kolivar, agy.
[5]
Bert Vaux, “Hemshinli: the forgotten
Black Sea Armenians”, Journal of
Armenian Studies, 6.2: 2001, 47-71.
Aktaran, Hemşin ve Hemşinli Ermeniler (Konferans
makaleleri), Yeravan, 2007, Ermenistan Cumhuriyeti Bilimler Ulusal Akademisi
Tarih Enstitüsü
[6] Bert
Vaux, “Homshetsma. the language of the
Armenians of Hamshen”, The Hemshin, Edited by H. H. Simonian, s.257-278; George Dumezil, “Revue des E’tudes
Arme’niennes”. Aktaran, Lusine Sahakyan, Hamşen (Hemşin) mikro yer isimleri”,
s.67-9, YDU Yayınları, Yerevan 2012
[7] Ali
Gündüz, Hemşinliler, (Ankara: Ardanuç Kültür Dayanışma Derneği, 2002), s.68;
Orkun Yaman, “Etniklik ve Hemşin üzerine”, Halkbilimi.
7:1998, s.56.
[9] Bu
konuda yapılan özgün bir çalışmalardan biri Ayşenur Kolivar “Bir
Hemşin köyünde konuşulan Türkçe ağız üzerine düşünceler” adlı makalesidir.
[10]
Biryaşam Yerel Tarih, Folklor, Biyografi ve Coğrafya Dergisi. 2008 yılında
Hopa’da yayınlanmaya başlanan dergi 13 sayı çıktı. Ayrıntılı bilgi için
www.biryasam.com.tr
[11]
Evliya Çelebi, Seyehatname Cilt 3’ten
akt. Zeki Koday, “Hopa İlçesi Coğrafyası”
yayınlanmamış doktora tezi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Coğrafya Anabilim Dalı, Erzurum 1995
[12]
Martolos: Hıristiyan tebaadan olup, Osmanlı Devleti için sınır bölgelerinde
çalışan kimselere bu ad verilmektedir. Bunlar, casusluk, hububat nakli,
geçitlerin korunması, asayiş ve küçük kalelerin muhafazası gibi işlerde
çalıştırılmaktadır.
[13]
Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas
Ellerini Fethi (1451-1590), TTK (1998 2. baskı), s.12
[14]
Kırzıoğlu, age. s.48
[15] age.
s.49
[16]
Fahrattin Kırzıoğlu, 1.Selim çağında Hopa
ile Arhavi köyleri, Türk Folklor Araştırmaları, cilt 10, sf.201, İstanbul
Nisan 1966
[17] M.H.
Bostan, XV-XVI Asırlarda Trabzon
Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, (Basılmamış Doktora Tezi) Marmara
Üniv. Türkiyat Araştırmalar Enstitüsü Yeni Çağ Tarihi. s194-195. Aktaran, Zeki
Koday, agy. s.112
[18] Levon
Haçikyan, age. s.57-59
[19]
Sergey Vardanyan, “1776 yılına ait
‘Müslüman Hemşinli Ermeniler hakkındaki önemli bir şehadetname”. “Hemşin ve
Hemşinli Ermeniler (Konferans makaleleri)”, s.278. Yeravan, 2007, Ermenistan
Cumhuriyeti Bilimler Ulusal Akademisi Tarih Enstitüsü
[20]
Akt. Sergey Vardanyan, age. s.283. Yazıdaki “Türkleşmiş” ifadesinin
Müslümanlaşmış olanlar için kullanıldığı anlaşılmaktadır.
[21]
Talin Büyükkürkciyan; “Hemşinlilerde unutarak ve gizlenerek var olmak”,
yayınlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı, 2011
[22]
Levon Haçikyan, age. s.38, dipnot 30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder