20 Şubat 2018 Salı

NOKTA ANA ve BİR YÜREK YOLCULUĞU



Nokta Hala (Nokta Ana) hakkında çeşitli yerlerde çeşitli bilgiler var fakat bunların yarısı gerçeği yansıtmaz. Özellikle “Ahmedum” adlı destan (Aslında bu bir ağıttır ama Karadeniz  “ağıt” sözcüğünü bilmez ve “destan” der ona), 15 yıl kadar önce müzisyen arkadaşımız Birol Topaloğlu tarafından bir albümde okunduktan sonra insanlar bunun hikayesini merak etmişler,  bildiklerine bulup uydurduklarını da katıp aktarmışlar.

Bir hikaye; Çolvaroş Köyünden Haşiloğlu Cevher’in kızı ve Hacı Numanoğlu İsmail'in karısı bir Hemşin kızı olduğu yönündedir. Üç kızı ve bir oğlu vardır, genç yaşta kocasını savaşta kaybetmiştir ve oğlu Ahmet de Osmanlı saflarında Rusya’ya karşı savaşırken ölmüştür.

Varoş diye geçen yer köy değil yayladır, Nokta Ana ise Çamlıhemşin’le İspir arasındaki Tatos dağı eteğinde bulunan ve halk arasındaki yaygın kullanımıyla Kale olarak bilinen Kale-i Bala veya yeni adıyla Hisarcık köyündendir. Nokta, onun gerçek adıdır… Ve ailenin soyadı olarak aldığı “Kaçmaz”dır. Oğul Ahmet ise, savaşta ölmemiştir.  

Destanda adı geçen Heva (Havva), onun kızlarından biridir. Heva, Haçapit köyüne gelin gelen Saadet Haberal’ın babaannesidir aynı zamanda. Köye her gittiğimde Saadet Hala ile konuştuklarımdan aklımda kalanlar bu yöndedir (Saadet Hala; polisin biber gazıyla öldürdüğü Çayan Birben’in ve Karmate müzik grubu kurucusu Oktay Üst’ün anneannesidir).

Çalışmak için Kırım’a giden, verem olan ve orada ölen oğlunun kara haberini alan Nokta Ana, Pazar ilçesine bağlı bir kıyı köyü olan Bulep’e iner, oradaki kayıkçılardan bir kayık kiralar ve karşıya geçer. Önce Kiev’e gider ve Ahmet’in Kırım’da gömüldüğünü öğrenir, Kırım’a gelir… Oğlunun mezarını bulduktan sonra çıkarır, Pazar kıyılarına getirir ve Bulep’te gömer… Kendisi de orada yatmaktadır.

Çikamadum Çolvaroş'un duzina
Düğün olur gelinina kizina
Gelin edup bakamadum yuzina
Senden sonra gelin gormem Ahmedum

Bulbul oter ilga eder dalini
Ördek yuzer dalga eder gölini
Dört sene dolandun Kirum elini
Bundan sonra daha koymam Ahmedum

Yaz gelende yaylalarun yeşili
Kış gelende misirlerun hişili
Bizum köyun kız gelini puşili
Bundan sonra puşi takmam Ahmedum

Nokta Ana etsun bi tava helva
Toplanup yesunler Emine, Heva
Ağlama validem yureğun sava
Bir tukenmez derde duştum Ahmedum

Hemşin halkı gurbetçidir. Osmanlı zamanlarında da gurbetçidir, Cumhuriyet yıllarında da. Nokta Hala’nın oğlu Ahmet de Hemşinlilere adeta bir gen gibi yapışan bu gurbetçilik nedeniyle Kırım’a gider… Bazı tanıdıkları oradadır zaten. Gurbetçiliğin kökünde, karnını doyurma derdi vardır. Kırım’a gelir, bir iş bulur ve Kirova bölgesinde çalışmaya başlar. Memleket ve ana hasretiyle yanar tutuşur, dengesi bozulur. Ahmet için buradaki çalışma düzeni de pek iç açıcı değildir…  Patronu ile geçinemez, kavga eder, çok kısa süreli de olsa hapis yatar, verem olur. Arkadaşları onun üzüntüden dolayı verem olduğunu söyler, anası da böyle düşünür. Hikayenin bu kısmı doğru olsa da, memlekete hasta dönüp Hemşin’de öldüğü yanlıştır. Ahmet, veremden ölmüştür ama Kırım’da ölmüştür.
Nazım Hikmet Hopa Hapishanesine konulduğunda, Nokta Ana adını duyar ve mahkümların ezberinden dökülen dörtlükleri dinler. Rize hapishanesine getirildiğinde de duyar bu dörtlüklerden bazılarını… Ve şöyle der orada tanıdığı kader mahkümlarına: “Yüreğimi Nokta Ana gibi dökebilmeyi ne çok isterdim.”

Oğlunu yitirdikten sonra başka bir hayat yaşamaya başlayan Nokta Hala, hasret ve acısını dörtlüklere aktarmaya başlar. Oğlu bıyıklı olduğu için, onu hatırlatmasın diye bıyıklı delikanlılardan kaçırır gözlerini hep. Ahmet’in sevdiği meyvelerden yemez, soğuk yayla sularından bile içmez bir daha.
Biriken dörtlükler dört yüz civarında olsa da, yazısız olarak dilden dile aktarıldığı için çok azı ulaşabilmiştir günümüze.

Tam yirmi yaşinde aldi eşumi
Deryalara katti bu göz yaşumi
Kim kabire indurecek leşumi
Kuran okuyanum yoktur Ahmedum

Ben seni beyuttum kıymetli, nazli
Mektubun içumden okudum gizli
Ananun haberi çok aci sözli
Belki ondan verem oldun Ahmedum

Bizum çorap ipti, baştan söküldi
Geldi vereseler, sınır dikildi
Anan dört kat oldi beli bukuldi
Taş dikene ahum olsun Ahmedum

Gülüm soldi, doli vurdi bostana
Benum dertlerumi yazun destana
Haber etsam Hala'daki ustana
Acap meraktan mi eldun Ahmedum

Ben dertliyim, öz canumdan bezerum
Dağlara, taşlara destan yazarum
Derviş oldum, her kapiyi gezerum
Eller güler, ben ağlarum Ahmedum

Kirova deduğun adinli sehir
Kara bıyıklarun dünyayi değer
Ağaç meyve verur dalini eğer
Senden sonra daha yemem Ahmedum
Yaz gelende karlar erir sulanur
Eridukçe derelerde bulanur
Ellerun evinde gelin dolanur
Bizum evler veran kaldi Ahmedum
Kirova deduğun Kirum’un uci
Kahpe felek seçmez yaşliyi genci
Kavga ettun, seni kaldurdi kolci
Hapislerde verem oldun Ahmedum
Kirova’dan hasta bindun vagona
Çiçekli Yayla da gitsun yanguna
Düşmemiştun akranuna denguna
Merak ile toprak oldun Ahmedum
Dedum ölüm olmaz, hastaluk şaka
Meğer Azrail’e vermiştun yaka
Yetim kızlaruma kim olsun arka
Senden sonra arkam yoktur Ahmedum
Düşsem deryalara deryalar boğar
Evladi olana bir gün gün doğar
Bizum dağa yağmur ile kar yağar
Senden sonra hiç kalkmasın Ahmedum
Kirova şehrine makina işler
Batum limanina gemiler kişlar
Yaram derindedur,ciğere işler
Senden sonra yara almam Ahmedum
Koydun gittun yavrum dünya malini
Kim omuzlar cenazenun salini
Bir de sevsem buyuğunun telini
Artuk senden sonra sevmem Ahmedum
Kirova şehrine ettim intizar
Kara buyuklarun aldı mi nazar
Ahmet anasina bir mektup yazar
Bundan sonra daha yazma Ahmedum
Kirova’ya uğramasun maşina (makina)
Felek ağu katti tatli aşina
Çok oturdum mezarunun taşina
Senden sonra daha gelmem Ahmedum
Fidan diktum, bizum bağa bitmedi
Kız istedum sana, elçi gitmedi
Yenge gelin cilvesini etmedi
Bu dünyada üryan kaldun Ahmedum
Gemi yolci ister, borisi sesler
Kuşlar yavrisini yuvada besler
Başuna koydilar kirmizi fesler
Senden sonra fesli görmem Ahmedum
Evvel bahar gelur merakli aydur
Mezarun yüksekte, etrafi çaydur
Kirpiklerun uzun, kaşlarun yaydur
Senden sonra daha görmem Ahmedum
Güz gelince bizum dereler buzlar
Evladun acisi yureğe sizlar
Toplanun yanuma sahipsuz kizlar
Bundan sonra baci demez Ahmedum
Çiçekli yaylalar toprakli taşli
Eyvah ben gezerum gözleri yaşli
Eller gelin eder kutni kumaşli
Senden sonra gelin görmem Ahmedum
Deli gönül daim gitme havadan
Yavri kuşi uçurmişim yuvadan
Geçemedum kaldum bir düz ovadan
Senden sonra kayiboldum Ahmedum
Deli gönül, ne durursun firkatli
Geçurdun dünyayı gam ile dertli
Ben seni beyuttum nazli kiymetli
Ölüm seni nasıl aldi Ahmedum
Deli gönül, niye çekersun firak
Benum içun dünya dert ile merak
Kahpe felek etti ellere çırak
Bize hayat kara oldi Ahmedum
Gene dumanlidur bizum dağumuz
Bülbül ötmez, viran kaldi bağumuz
Cefa ile geldi geçti çağumuz
Dünya bize haram oldi Ahmedum
Duman oldi gemilerun borisi
Alma Azrail, o evun birisi
Benum gurbetçimun geldi gerisi
Senden sonra gurbetçim yok Ahmedum


Çok ahdum var idi, çıkmaduk yaza
Ezrail da bakmaz bir ile yuza
Kahpe felek verdi bana bir ceza
Bundan sonra verduremez Ahmedum

İbrahim Karaca
Gor Dergisi Sayı 3 Sonbahar 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder