26 Şubat 2018 Pazartesi

HEMŞİNCE KELİMELERİN ETİMOLOJİSİ ÜZERİNE

HEMŞİNCE VE HEMŞİNCEYE
FARKLI DİLLERDEN GEÇEN
KELİMELERİN ETİMOLOJİSİ ÜZERİNE

Öncelikle etimolojinin köken olarak nereden geldiği üzerinde duralım. “Etimoloji kelimesi asıl, hakiki, gerçek anlamındaki ὁ ἔτυμος (ho étymos) ile söz, kelime anlamındaki λόγος / lógos kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Eskiden kullanılan ve Arapça  kökenli olan ismi ise  İştikak ilmidir. Köken bilimi uzmanlarına Etimolog, Köken Bilimci veya İştikakçı denir. Etimoloji yapılırken çeşitli noktalara dikkat edilmesi gerekir. Aksi durumda günümüzde Halk Etimolojisi olarak adlandırdığımız, gülünç sonuçlar doğuran durumlar ortaya  çıkabilir. Örneğin: Verigo Üzümü, bu iri taneli ve lezzetli üzüm Kıbrıs’ta bir İngilize ikram edilir. İngiliz üzümü tattıktan sonra ‘very good’ diye haklı bir tepki verir. Üzümü ikram eden kişi bunu ‘verigo’ olarak duyar ve sonrasında üzümün adı verigo olarak kalır.

Buna benzer durumlar birçok kelimede görülür. Bu durumu ortadan kaldırmak için etimolojik çalışmalar ciddi ve disiplinli yapılmalıdır. Temellendirmeleri ve kaynakları açık ve net olmalıdır. Hemşince özelinden bakacak olursak bu dildeki kelimeleri;  Hemşince kökenli kelimeler, onomatophe[1] (yansıma) kelimeler ve başka dilden Hemşince’ye girmiş olan (ya da bir dil aracılığı ile başka bir dilden) kelimeler olarak üçe ayırabiliriz. Etimolojik inceleme de diğer önemli  dikkatler ise var olan dilin geçmişte etkileşimde olduğu dilleri ve bunlar ile etkileşiminin  ne düzeyde olduğunu bilmektir. Bu, köken incelemede açıklanamayan kök, gövde ve eklerin, dile nereden geçtiğine dair tahmin şansını artırır. Ayrıca Hemşince kelimelerin üzerine Etimolojik çalışma yapılırken birçok kişi, kavramları yanlış kullanmaktadır. Bu durum başlı başına bir makale konusudur. Ancak bunu kısmen burada ifade etmek istiyorum. Dil Bilim, Filoloji, Etimoloji, Fonoloji Fonem, Alafon, Morfoloji, Morfem, , Kelime, Kök, Gövde, Ek gibi kavramların kullanılışları ve kullanıldıkları yerler itibari ile çok büyük yanlışlıklara neden olabilecekleri unutulmamalı ve dikkatli olunmalıdır.   Hemşince kelimeler incelenirken öncelikle Hemşince’nin günümüzde konuşulduğu yerlerdeki canlı tanıkları olmak üzere; Ermenice, Türkçe, Farsça, Arapça sözlüklerden; Etimoloji Sözlüklerinden, Ağız Sözlüklerinden yararlanılmalıdır. Çünkü Hemşince, Anadolu sahasında gelişim göstermiş olan kısmı özelinde, bir Hint Avrupa Dili olarak Ural-Altay ve Sami kökenli dillerden fazlasıyla etkilenmiştir. Ve Hemşince için en önemli olanı başta da belirttiğimiz gibi konuşulduğu yerlerde derleme yapılırken, yazılı bir dil *olmaması itibariyle kelimenin ağızdan çıktığı şekli ile hiçbir sesini kaybetmeden not edilmesi gerekliliğidir. Buradan hareketle de Hemşince yazarken kullanılması gereken, Hemşince’ye özgü sesleri diğer seslerden ayırt edici işaretleri doğru tespit edip, birbirinden net bir şekilde ayırmak gerekir. Bunun en sağlıklı yapılabileceği alfabe ise Ermeni Alafabesi (Aypupen) dir. Ancak hitap ettiğimiz kesime şuan için bu alfabeyi öğretmek imkansıza yakın olduğu için Hemşince derlemeleri Latin Alfabesine Transkribe ederek kullanmak çok daha işlek ve kolaylaştırıcıdır. Ancak bu transkripsiyon tamamen özgün /ğh/ gibi sesleri doğurur ise karmaşıklık çıkabilir. Bu nedenle de /ğ/  ile /x/ gibi fonemleri net bir şekilde birbirinden ayırmalıyız.  /ğh/ gibi çift ünsüz sistemi kullanılırsa, Linguistikte çok az kullanıldığı için ekleri, gövdeleri ve kökleri birbirinden ayırmada zorluk yaşayabiliriz. Ancak bilimsel bir çalışma içerisinde tutarlı bir işaret sistemi var ise bu araştırmacının özgün fikrine saygı duyulur. Bütün bu şartlar oluşturulduktan sonra sağlıklı ve tarafsız bir etimoloji yapılabilir.

Bu makalede, Hemşince Etimoloji Hopa sahasında kullanılan şe (eşya), xedig (hedik), çermuğ~k (çermik), iştoni~iştani (içdonu), xarg (ark), harzevuş~hazervuş (hazırlanmak)   kelimelerinin üzerinden anlatılmaya çalışılmıştır.

çermuk~ğ  :  çermik < Ermenice çermuk~jermuk kelimesinden gelir. Ilık su, ılıca anlamı da vardır. jerm~çerm ”sıcak” ջերմութիւն “sıcaklık” kökünden gelir /+uk/ eki ise Ermenice addan ad yapma ekidir. Kaplıca, ılıca. Yer adlarında çermik olarak geçer. Erm. jermuk ‘hot bath’ ( < : jer, jerm ‘heat, warmth’ Dankoff ve Hasan Eren[2]’de bu kelimeyi bu şekilde tanımlamışlardır. Ermenicenin bir diyalekti olarak Hemşincede de bu kelime çermuk şeklinde /ç/ sesi ile yaşar ve aynı anlama gelir kelime sonunda, konuşma içinde /k/ sesi zaman zaman gırtlaktan gelen /ğ/ sesine evrilir. Ayrıca Hemşince günlük konuşmada *çok az olan çerm “sıcak” kelimesininde bu kelime içinde yaşadığını görüyoruz; genikniye -me kağin neketin çermuk me go çure şad soya gasin- anivar kenatsin “kadınlar –bizim köyün aşağısında bir çermik var suyu çok iyi derler- oraya gittiler”

iştoni~iştani    : iç donu < kelimenin Hemşincede ki kullanımı düşündürücüdür. Çünkü kelime eğer TTü.’den alınmış olsaydı zaten don kelimesi iç çamaşırı olarak kullanıldığı için kelime başına tekrar iç getirilmezdi. iştani< iştoni< iç donu şeklinde bir evrim sürecinden geçen bu kelimeyi türetmişlerdir; dağan şad tanbal~tambala iştani~iştoniyin dağe bila marin harts gena “çocuk çok tembel iç çamaşırının yerini bile annesine soruyor”. TTü: don "şalvar, pantolon" [ Kamus-ı Türki, 1900]. TTü: don "iç pantolonu, külot" [ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945]. Eren[3]’e göre: “1. ‘giysi’; 2. Bacaklara geçirilen iç giysisi. Eski kaynaklarda ‘giysi’ olarak geçer. Tkm. dōn ‘giysi’. Blk. Ton ‘kürk’. KKlp. ton ‘kürk’. Nog ton ‘kürk’. Krg. ton ‘gocuk’. Eski çağlardan başlayarak ‘giyim, giysi’ olarak kullanıldığını biliyoruz. Orta Türkçede de ‘giysi’ olarak geçer. Eski Kıpçakçada da ‘giysi, giyim’ ve ‘kürk’ olarak kullanılır. Rusçaya tuno olarak geçmiştir. Vasmer (REW) etimolojisini vermemiştir. Yaygın bir inanca göre, Sakacadan alınmıştır. (thauna ‘giysi’). Ancak, Türklerin  ‘giyim, giysi’ gibi bir kavram için yabancı bir karşılık kullanmaları kolay kolay düşünülemez. Çinceden alındığı yolundaki sav da düşündürücüdür.” Kelime ştan “pantolon” şekliyle Rusçada da yaşar. Türkçede çift ünsüzle başlayan alıntı kelimelerin  başına bir ünlü getirilmesi ve Rusçada ki ştan şekli beraber düşünüldüğünde bu ihtimalin yani kelimenin Rusçadan  geçme ihtimalinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Station “durak” kelimesinin başına /i/ getirilerek istasyon yapılması gibi. Ve bu şekilden gelme ihtimali az da olsa vardır. Ancak kelime hem iştoni hem de iştani şeklinde kullanıldığı için don giysi kelimesiyle olan tarihsel yakınlığı daha netleşir.

xedik          : hedik < Kelime Ermeniceden gelmektedir. Çünkü Türkçede kelime başında /h/ yada  /x/ sesi bulunmaz bulunan kelime ise Türkçe değildir. Kelime kökenine bakacak olursak hed (Erm. :het (tane) ). Ancak Hopa Hemşin Diyalektinde bu kelime hed enuş şeklinde bir söz öbeğinin içinde yaşar ki bunun tam Türkçeye çevirisi ise iz çıkarmak, yol açmak, anlamındadır. Bundan dolayıdır ki kelimenin kökeni Ermenice het’den yahut Türkçe edik’ten değil Hopa Hemşin Diyalektindeki (Hemşin Ermenicesinde) hed daha sonra art damaksıl hale gelerek xed kökünden gelir. +ig eki ise küçültme anlamı içerir ki bu da xedik’in açtığı hed’in yani yolun küçük olmasıyla alakalıdır. Tsun şad egadza xedikniye okvenut,, hed enelu enelu kenatsek “kar çok (gelmiş) yağmış, hedikler ayaklarınızda yol, iz yaparak gidin”.  Tane anlamı ile had veya hadig kelimesi de Hopa Hemşin Diyalektinde yaşar. Bu kelime de tane genellikle mısır tanesi anlamında kullanılır sonundaki ek ise açıklanmaya muhtaçtır ama tanenin özü ve hacmi itibari ile küçük ve sevimli olması Ermenicede ki sevimlilik katma küçültme eki olan +ig eki olma ihtimalini artırır. Sonuç olarak bu iki kelime birbiriyle yakın akraba olan Hemşince ve Ermenice de zamanla fonetik değişime uğramış iki farklı kelimedir. Kelimenin kökeni ile ilgili olarak Eren (1995: 871-872) şu görüşü ileri sürmektedir: “hedik, kara batmamak için ayağa giyilen, altı şerit biçiminde kesilmiş gönlerle kaplı, yuvarlak bir çeşit kar ayakkabısı; 2. “çoçuk ayakkabısı” 3. “örme terlik”. ~edik “ayakkabı”: çizme Bk. Edik. Başındaki h- yerel ağızlarla türemiş ikincil bir sestir. Bläsing (AL: 67) Ermeniceden  alındığını ileri sürmüştür (Erm. Hetik “breite Schuhe um auf Schnee zu laufen”). Ona göre, Ermenice hetik “Fuβ, spur” olarak kullanılan het’in küçültmesidir. Dankoff (ALT 429) da “boot”, “snowshoe” (< : het “footstep,trace”) olarak kullanılan Ermenice hetik’ten geldiğini bildirmiştir”. Nişanyan’a göre ise: hedik< Erm. hadig հատիկ tanecik, tahıl Erm. had հատ tane.[4]

xarg           : ark < ETü. arık ETü. ar-/yar- yarmak, kesmek” /+Ik/; xarge şines ana çure inatniva gerta erzevaniva mednuçi “ su yolu (ark) yaparsan su diğer tarafa gider bahçeye girmez”. Eren’e göre: “ark < ‘içinden’ “su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, kanal”. Ağızlarda arık olarak da geçer. Yerel olarak hark biçimi de kullanılır. Bu biçimin başındaki h- sonradan türemiştir. ~ Az. Arx. – Tkm ārık. – TatK arık, - Nog. Arık, - Krg arık, - Kzk arık, - Özb. ariq. – Yuyg. erik. Kaşgarlı Mahmud’a göre, Orta Türkçede arık olarak kullanılır. Eski Kıpçakçada ark biçimi geçer.Pedersen’e göre Ermeniceden alınmıştır. (KZ 39 : 458), Dankoff (ALT A3) Pedersen’in açıklaması üzerinde durmuş, her iki dilde ortak bir kaynaktan (Örn: Orta Farsçadan) kalma bir alıntı olabileceğini dile getirmiştir. Doerfer atlı göçebe Türklerin yapay sulama terimlerine  gereksinim duymadığını vurgulamıştır. Sonuç olarak kelime üzerine iki türlü görüş vardır bunlardan ilki Eren’in kelimenin kökenini Türkçeye dayandırdığı görüşü diğeri ise Pedersen ve  Dankoff’un Ermeniceden geldiği yönündeki görüşleridir.”[5]

şe                : şey < Ar. şey "şey, nesne; emmen şe  genim "herşeyi yaparım." Bu kelime Türkçede Arapçadaki çoğul şekli “eşya” ile kullanılır fakat kelimenin tekil hali Arapçada  şey kelimesidir. Hemşincede ise bir nesneye koltuk, tabak vb. eşya denmez şe denir. Ayrıca Hemşincede kelime sonundaki /y/ düşer sadece çekime girdiğinde bu /y/ ortaya çıkar. Örneğin: im şeyiyes “benim eşyalarım”, ku şeyiyet “senin eşyaların”, anu şeyiye “onun eşyları”, me şeyiye “bizim eşyalarımız”, tse şeyiye “sizin eşyalarınız”, anots şeyernin “onların eşyları”.   Bu da bu kelimenin Türkçe üzerinden Hemşinceye geçtiğine dair soru işaretlerine neden olur. Tarihsel olarak Hemşinlilerin Araplarla ilişkisi olması münasebetiyle de doğrudan kelimenin Arapçadan alınmış olması muhtemeldir.

harzevuş~hazervuş    : hazırlan- < Ar. ḥāḍir حاضر “Hazır olan, huzurda bulunan. Hazır duruma getirilmek.” Ancak burada /-v/ eki ve devamındaki /+uş/ nedir ? Burada ki /v/ eki Hemşince eylemlere gelen dönüşlülük ekidir ardından gelen    /-uş/ ise mastar ekidir harzuş “hazırlamak”, harzevuş “hazırlamak”, desnuş “görmek”, desnevuş “görünmek”, jajuş “sallamak”,  jajveluş “sallanmak”, haknuş “giymek”, haknevuş “giyinmek” ; anu hazervuş ~harzevuşe bedenik hana kişer gelli kena hayde asa inu “onun hazırlanmasını beklersek gece olur git hayde de ona”

KAYNAKÇA

Ayverdi, İlhan, Asırlar Boyu Târihî Seyri İçinde Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 4. bsk., İstanbul 2011.
Bedros Zeki (Garabedyan), Ermeniceden-Osmanlıcaya Mükemmel Sözlük, TDK Yay., Ankara, 2009.
Büyük Türkçe Sözlük (TDK): http://www.tdk.gov.tr
Eren, Hasan, Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Ankara, 1999
Ermenice Sözlük:  www.nayiri.com/search?l=tr
Kerovpyan (İşkol), Keğam, Ermenice Sözlük ( Türkçe karşılıklarla), Aras Yayıncılık, İstanbul, Eylül 2011  
Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, Çağrı yay., İstanbul, 2007.
Turkish Armenian English Dictionary (Avedikyan): avedikyan.com
Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, TDK Yay., Ankara, 2009
Nişanyan, Sevan,  Çağdaş Türkçenin Etimolojisi.

Efrayim Yılmaz
Gor Dergisi Sayı 1 Sonbahar 2014







[1] Büyük Türkçe Sözlük (TDK): http://www.tdk.gov.tr
[2] Eren, 1999, s.87.
[3] Eren, 1999, s.119.
[4]   Nişanyan, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi.
[5] Eren, 1999, s. 17

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder